Abdullah Atıf Efendi

Abdullah Atıf (Tüzüner) Efendi
(1285/1868-1954)

Abdullah Atıf (Tüzüner) Efendi

Abdullah Atıf (Tüzüner) Efendi

Nadir yetişen değerlerimizden birisi olan Abdullah Atıf Efendi, 1285/1868 yılında Konya’da doğdu. Hem baba hem de anne tarafından asil bir aileye mensuptur. Müderris Çankırılı Ali Efendi’nin oğludur. Annesi de Konya’nın ünlü müftülerinden Ahmet Efendi’nin kızı Şerife Hanım’dır.

Abdullah Atıf Efendi, ilk tahsilini tamamladıktan sonra akrabası, hayat hikâyesini daha önce vermiş olduğumuz İçelli Tahir Efendi’nin derslerine devam etti. Bu arada nakkaşlığa merak saran Atıf Efendi, bir süre de bu işle uğraşır. Hatta bu sanatı ilerletmek maksadıyla, Hadim’li Mehmet Vehbi Efendi’nin kayınbiraderi Mehmet Arif Bey’le birlikte İstanbul’a gider. İstanbul’a giderken, İçelli Tahir Efendi’den, kardeşi Arif Efendi’ye bir mektup götürürler. İstanbul’da Arif Efendi’yi bulup mektubu verirler. Arif Efendi mektubu okuyunca bunlara güzel bir öğüt verir:

“- İstanbul’a nakış öğrenmeye değil, ilim öğrenmeye gelinir.” der. Bu nasihata kulak veren bu iki zeki genç, Fatih Medresesi’ne yerleşip Arif Efendi’nin derslerine devam etmeye başlar. Bir süre sonra Arif Efendi’nin vefat etmesi üzerine de Dağıstanlı Halis Efendi’nin derslerine devam ederek icazet alırlar.

Bu iki kabiliyetli arkadaş, girdikleri bütün imtihanları kazanarak dersiamlık payesine ulaşırlar. Atıf Efendi Darü’l-Funun’un Ulum-u Aliye-i Diniyye (İlahiyat Fakültesi) bölümüne devam ederek buradan ikincilikle mezun olur.

Tahsilini tamamlayan Atıf Efendi, İstanbul’da Vefa, Üsküdar, Galata Sultanîlerinde Arapça ve bazı okullarda da Türkçe öğretmenliği yaparken, Fatih Camii’nde de hususi surette ders okutmuş ve halka vaaz ve nasihatlarda bulunmuştur.

İstanbul’un işgali üzerine Konya’ya gelmiş, Konya Sultanisi’nde Arapça öğretmenliği yapmış, Sultan Selim Camii’nde vaazlar vermiştir. Cumhuriyet döneminde de Karma Ortaokulu’nda Türkçe öğretmenliği ve müdür vekilliği görevlerinde bulunmuştur. Dinlediğim öğrencileri onun çok bilgili bir zat olduğundan bahseder.

Otuzlu yılların başında emekli olduktan sonra, tekrar İstanbul’a dönmüş, orada bir taraftan istidatlı gençlere hususi dersler verirken, diğer taraftan da kıymetli eserler kaleme almıştır.

Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren lise ve ortaokullarda seviyenin çok yüksek olmasının sebebi, Abdullah Atıf, Mehmet Arif Efendiler gibi üniversitelerde bile hocalık yapabilecek seviyede çok bilgili isanların bu okullarda öğretmenlik yapmasıdır. O nesil en az üç lisanı, eser verebilecek derecede çok iyi biliyordu. Şimdi lisan hocaları hariç kaç lise veya ortaokul öğretmenimiz bir yabancı dili mükemmel biliyor? Liseden sonra üç aylık kurslarda yetiştirilen gençleri öğretmen yapan sistemde seviyenin düşmesi tabiî değil midir?

Abdullah Atıf Efendi’nin Kur’ân-ı Kerim Meali, Kavaid-i Arabi, Mükemmel Kavaid-i Osmaniye, Hutbe Mecmuası gibi basılmış eserleri vardır. Atıf Efendi’nin ayrıca, Beyanü’l- Hak ve Mahfel gibi dergi ve gazetelerde makale ve şiirleri neşredilmiştir. Pek çok değerli eseri de basılamamıştır.

Abdullah Atıf Efendi, İstanbul’da vefat etmiş ve Edirnekapı Şehitliği’ne defnedilmiştir. Mahmut Sural Bey vefat tarihini 1957 olarak verirken, Selçuk Es’in Koyunoğlu kitaplığında bulu-duğum özel notlarında vefat tarihi 1954 olarak verilmiştir. Vefatı 1954 yılı Nisan ayıdır.

Abdullah Atıf Tüzüner Konyanın yetiştirdiği büyük değerlerimizden birisi olup bir dönem de Huzur Derslerine katılmıştır.

KAYNAKLAR

– Arabacı, a.g.e. s. 303;
– Sural, a.g. dizi yazı, 30 Ekim 1975.
– Ebû’l-ula Mardin II, İstanbul 1966 Huzur Dersleri
– Hilmi Büngül, “İlim Dünyasının Bir Güneşi Daha Uful Etti”, Yeni Konya, 25 Mayıs 1954.