İsa Efendi (Abalı Hoca)

Büyük Hacı İsa Efendi (Abalı Hoca)
(1228/1813-1291/1874)

1228/1813 yılında Hadim İlçesi’nin Bolay köyünde doğdu. Babası da ulemadan Süleyman Efendi’dir. Kendisinden önce ve sonra, pek çok âlim yetişen bir aileye mensuptu.

İlk tahsiline babası Süleyman Efendi’de başladı. Önce Hadim, sonra da Konya medreselerinde tahsil gördü, icazet aldı. Hadim’de hocası, Münzevî Said Efendi’dir. Ünlü bir hattat olan İsa Efendi’nin yazı hocası da, meşhur hattatlardan Ali Fevzi Efendi’dir.

Bütün ulûm ve funûna aşina olduktan sonra, köyü olan Bolay’a döndü ve orada bir cami, bir medrese ve bir de çeşme yaptırdı. İnşa ettirdiği medresede talebe okutmaya başladı ve pek çok talebe yetiştirdi. Misafirperverliğiyle, cö-merdliğiyle, ilim ve irfanıyla meşhur oldu ve halkın teveccühünü kazandı, kendisini tanıyan bütün çevrelerde aranan bir insan olarak tanındı.

Siyah bir aba giydiği için, Abalı Hoca olarak da anıldı ve genç yaşlarda Memiş Efendi’ye intisab etti ve onun halifeleri arasına girdi. Recep ayında Karaman’da, Şaban ayında Konya’da, Ramazan ayında da İstanbul’da özellikle de sarayda vaaz eden İsa Efendi, ilk zamanlarda tasavvufa karşı bir şeriat uleması imiş. Başından geçen bir olaydan sonra gidip, Memiş Efendi’ye intisab etmiş. Olay şöyle cereyan etmiştir:
Bir gün Karaman’da vaaz ederken, tarikat ve tasavvuf ehli hakkında ileri geri konuşmuş, hatta Memiş Efendi’nin de aleyhinde bulunmuş. Celâllendiği bir sırada da, vaaz ettiği caminin kümbeti büyük bir ses çıkararak patlayı vermiş, bu yüzden de kendisine; “kümbet patlatan hoca” denmiş. Olaydan sonra herkes şaşırıp kalmış, Kendisi de vaazı bırakarak misafir hanesine çekilmiş. O gece rüyasında kendini, Memiş Efendi’nin önünde diz çökmüş bir vaziyette oturmuş görür. Memiş Efendi, elinde bir makas olduğu halde:

“- Gel bakalım Abalı! Sen çok ileri gittin, uzat şu dilini de keseyim!” deyip, dilini kesecekmiş gibi makası uzatmış.

İsa Efendi Şeyh’den özür dileyince, Memiş Efendi:

“- Öyleyse senin bu ilmin yanında, bir de manevî hale ihtiyacın var. Bunun için bize gelmen gerekir. Yarın, bize doğru geleceksin!” der.

Abalı Hoca, kan ter içerisinde uyanır. Meseleyi kavramıştır, sabahleyin erkenden Bozkır’ın yolunu tutar. Memiş Efendi’nin huzuruna varıp, tekrar özür diler, elini öper ve ona intisap eder. Bir süre Memiş Efendi’nin yanında misafir kalır. Sülûkünü tamamladıktan sonra köyüne döner. Şeyhinin ilk halifesi olur. 1291/1874 yılında Bolay köyünde, bir içme suyu yüzünden kavga eden köylüleri ayırmak için araya girdiğinde, başına gelen bir taşla yaralanmış ve bu sebeple vefat etmiştir. Bolay köyünde metfundur.

İyi bir hattat da olan İsa Efendi’nin yazmış olduğu “Evrad-ı Bahâiye” ile bir “Delâilü’l-Hayrat” torunlarının çocuklarında bulunmaktadır. Şerife Hanım’la evli olan İsa Efendi’nin Mehmet Hulûsi, Süleyman Ahmet, Mustafa, Osman ve Hasan adında altı erkek; Fadime ve Emine adında iki kız çocuğu olmuştur. Abalı Hoca’nın oğullarından Hacı Ahmet Efendi de âlim ve veli bir zat olarak tanınır. Soyundan pek çok âlim yetişmiştir.

KAYNAKLAR

– İsmail Bilgili- Ahmet Çelik, a.g.e. s.113-114;
– Veli Sabrı Uyar. Hattatlar, a.g. dizi, S. 125-126, s.24;
– Mustafa Arıkan, “Bolaylar” Konya Ansiklopedisi, 2/155-156;
– Sural, a. g.dizi yazı, 19 Eylül 1975.