Muhammed Zeynelâbidin Efendi

Muhammed Zeynelâbidin Efendi
(1866-1940)

Muhammed Zeynelâbidin Efendi

Muhammed Zeynelâbidin Efendi

Memiş Efendi’nin torunu, Şeyh Muhammed Bahaüddin Efendi’nin en büyük oğludur. 1866 yılında Konya’da doğdu. Tahsilini Konya ve İstanbul’da yaptı.

Siyasete atılan Zeynelabidîn Efendi, İkinci Meşrutiyet döneminde, 1908 Meclis-i Mebusan seçimlerinde , İttihat ve Terakki Fırkası’ndan Konya mebusu seçildi. Daha sonra da Ayan üyeliğinde bulundu. Eserlerinde ve konuşmalarında zamanına göre ilgi çekici fikirler ileri sürdü ve siyasette tek parti tahakkümüne karşı çıktı. (Siyasi fikirleri için bk.İslâmiyet ve Meşrutiyet) Sonradan Hürriyet ve İhtilaf Fırkası liderleri arasında yer aldı ve partinin Konya teşkilatını kurdurdu. Zeynelabidîn Efendi’nin fırtınalı bir politik hayatı vardı. İttihat ve Terakki Hükümeti tarafından bir ara hapsedilmiş ve sürgüne gönderilmişti. Cumhuriyet’in ilanından sonra çıkarılan bir kararname ile adı yüz ellilikler arasında yer aldı. Türkiye sınırları dışına çıkarılması kararlaştırılan bu yüzellilikler arasında, Hürriyet ve İtilaf Fırkası Kâtib-i Umumiyesi olarak, Zeynelabidîn Efendi, Şeyhülİslâm Mustafa Sabri, Refik Halit Karay, Refii Cevat Ulunay, Şura-ı Devlet Reisi Rıza Tevf ik gibi meşhur isimler yer almıştı.

Zeynelabidîn Efendi zamanının büyük âlimlerinden olup, üniversite niteliği taşıyan Islah-ı Medaris’in kurucuları arasında yer almış ve babasının, “din ilimleri ile fen ilimleri bir arada okutulmalıdır” düşüncesini fiilen bu medresede kardeşleriyle birlikte uygulamış ve bu medresede müderrislik yaparak pek çok talebe yetiştirmiştir.

Şeyhülİslâm Mustafa Sabri Efendi, Zeynelabidin Efendi ile ilgili olarak şöyle der:

“Ziya Efendi kadar âlim değildi, son derece zeki ve basiret sahibi ve uzak görüşlü pehlivan yapılı bir insandı. Baştan hep taraf olduğumuz İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin iç yüzünü ilk fark ederek bizi uyaran ve o fesat ocağına karşı mücadele bayrağını açmamıza sebep olan Zeynelabidin Efendi olmuştur.”

Babası Muhammed Bahaüddin Efendi’den kendisine geçen Nakşibendî Tarikatı’nın Halidî Müceddidî kolunun da şeyhliğini yaptı, tarikatın bu kolunun yayılmasına vesile oldu.

İslâmiyet ve Meşrutiyet, Malumat-ı Medeniye gibi basılmış eserleri yanında, birkaç da basılmamış eseri vardır.

Delibaş İsyanı olayı ile suçlanan Zeynelabidin Efendi, yurtdışına çıktıktan sonra Hatay, Şam, Beyrut ve Medine’de yaşamış, buralarda tarikatının yayılmasını sağlamıştır. İsyan bastırıldıktan sonra, Zeynelabidin Efendi ile ilişkisi olan herkes cezalandırılmış adeta isyanın faturası Islâh-ı Medaris kurucularının üzerine kesilmiş gibidir.

Belediye Başkanı Burhanzade Seyit Rifat Efendi’nin kızı Ruveyde Hanım’la evlenmiş ve bu evliliğinden Ayşe, Emine, Behiye ve Kadriye adında dört kız çocuğu olmuştur. Eşi Ruveyde Hanım, Şam’da vefat etmiş, Zülkif Mezarlığı’nda toprağa verilmiştir.

1940 yılında Medine’de vefat eden Zeynelabidin Efendi, Baki Mezarlığı’nda Halife Osman (Raziyallahü anh)’ın kabri civarına defnedildi.

İbrahim Hakkı Konyalı, Konya Tarihi isimli eserinde merhumun doğum tarihini 1869, vefat tarihini ise, 1940 olarak gösterirken, Mahmut Sural Bey, doğum tarihini 1866, vefat tarihini de 1939 olarak gösterir. Yapmış olduğum araştırmaya göre vermiş olduğumuz tarihin doğru olduğu kanaatın vardım.

Muhammed Zeynelâbidin Efendi

KAYNAKLAR

Arabacı, a. g.e. s. 515-525;
Anabiritanika, Yüzellilikler Maddesi, c. 22;
İsmail Bilgili-Ahmet Çelik, a .g. e.s. 62-65;
Zeynelabidin Efendi, İslâmiyet ve Meşrutiyet (Sadeleştiren Ahmet Atalay), Konya 1999, s.9-14;
Sural, a.g. dizi yazı, 11 Eylül 1975;
Es, Muhtasar Konya Ansiklopedisi (haz. M. Ali Uz), s. 2/ 450.