Derviş Ahmet Dede

Müneccimbaşı Derviş Ahmet Dede
(1041/1631-1113/1702)

Müneccimbaşı Ahmet Dede, 1041/ 1631 yılında Selânik’de doğdu. Babası Lüfullah Efendi, Konya Ereğli’den Selânik’e gidip yerleşmişti. Bu bakımdan Müneccimbaşı Derviş Ahmet Dede aslen Konyalı’dır. Ahmet Dede küçük yaşlarda ilme karşı duyduğu arzu sebebiyle önce Selanik Mevlevîhanesi Şeyhi Mehmet Efendi’ye intisap etti ve okumaya burada başladı. Selânik müftüsü Abdullah Efendi’den fıkıh ve tefsir dersleri aldı. Zahirî ilimleri onda okuduktan sonra, yirmi üç-yirmi yirmi dört yaşlarında, 1665 yılında tahsilini tamamlamak için İstanbul’a gitti.

İstanbul’da Galata Mevlevîhanesi Şeyhi Arzî Dede’nin hizmetine girdi. Bir taraftan da devrinin meşhur âlimlerinden Minkârızade İbrahim Geredî ve Ahmet Nahlî Efendilerden tefsir, hadis, fıkıh dersleri yanında diğer İslâmî ilimleri okudu.

Daha sonra, Kasım Paşa Mevlevi Tekkesi Şeyhi Halil Dede’ye intisab etti. Ondan da Mesnevî, hadis, tefsir, fıkıh, usul-i fıkıh ve belâgat dersleri aldı. Dersiam Salih Efendi’den de mantık, astronomi, matematik ve felsefe tahsil etti, tıp ilimleri ile meşgul oldu.

Böylece kendisini çok iyi bir şekilde yetiştiren Ahmet Dede, 1667-1668 yıllarında Müneccimbaşı Mehmet Efendi ölünce onun yerine müneccimbaşı oldu. İlmiyle, irfanıyla ve hoşsohbet hâliyle çevreye kendisini sevdiren Ahmet Dede, kısa bir süre sonra Avcı Mehmet Han’a musahip oldu. Onun saltanatı zamanında büyük itibar gördü. Devlet adamlarının sohbetlerine katıldı. Ubeyd-i Zâkânî’nin Dilguşâ isimli risalesini Türkçeye çevirip sultana takdim etti.

1687 yılında Avcı Mehmet tahttan indirilince, Ahmet Dede de görevinden azledilerek Mısır’a sürüldü. O sıralarda vezaret rütbesiyle Mısır’a tayin edilen manevi oğlu durumundaki Morali Hasan Paşa, bu yolculukta kendisine refakat etti.

Ahmet Dede, Hasan Paşa’nın beylerbeyliği süresince Kahire’de kaldı. 1691 yılında hac farizası için Mekke’ye gitti. Mekke Mevlevîhanesi’nde iki yıl şeyhlik yaptıktan sonra Medine’ye geçti. Orada da altı yıl kadar kaldı. Burada kaldığı sürece hadis, tefsir ve fıkıh okuttu. 1700 talihinde tekrar Mekke’ye döndü. 28 Şubat 1702 tarihinde Mekke’de vefat etti ve Cennetü’l-Muallâ’da, Hazret-i Hatice validemizin ayakucunda bulunan Mevlevî Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Devrinin ünlü bilginlerinden olan Ahmet Dede, mantık, tıp, tefsir, ahlak ve hendese gibi çeşitli sahalarda eserler verdi. Hem zahiri hem de batini ilimlerde ihtisas sahibi idi. Âşık mahlasıyla şiirler de yazdı. Fakat asıl şöhretini “Sahaifü’l-ahbar fi vekayi’l-âsâr” (Camiü’d-düvel) isimli dünya tarihi ile yaptı. Pek çok insanın yetişmesine vesile oldu. Bunlardan birisi de Seyit Nesip Yusuf Dede idi.

Ahmet Dede’nin Arapça yazmış olduğu bu tarih, muhtelif zamanlarda çeşitli kişiler tarafından bölüm bölüm ve muhtelif adlar altında Türkçeye çevrilmiştir. Kendisinin anlattığına göre, bu eserini hazırlarken; kırk yedi Arapça, on yedi Farsça ve sekiz de Türkçe tarihi eserden istifade etmiştir. Ahmet Dede bu tarihine, bir girişten sonra, yaradılıştan itibaren peygamberler tarihini, Hazreti Peygamber ve Halifeler Devrini, İslâm’dan önce ve sonra kurulan devletleri ve 1673 yılına kadar da Osmanlı tarihini anlatır. Eserin bir bölümünün tercümesi, İsmail Erünsal tarafından yapıldı ve tercüme, Tercüman 1001 Temel Eser arasında iki cilt olarak memleket irfanına kazandırıldı.

Müneccimbaşı Ahmet Dede’nin yukarıda bahsedilen eserinden başka çeşitli konularda kaleme aldığı yirmiye yakın eseri vardır. Aynı zamanda şair olan Ahmet Dede, şiirlerinde “Âşık” mahlasını kullanmıştır. Üç dilde şiirleri vardır.

1. Gâyetû’l-beyân fî dekâ’iki ilmi’l- beyân,
2. Rısale-i l-kinaye ve’t-târiz.
3. Risale fi beyâni’l – mecaz
4. Divan-ı Âşık,
5. Şerhu Kitâbi’l -Ahlâk,
6. Risale – i Musikıyye
7. Ahkâm-ı Sultani,

diğer eserlerinden bazılarıdır.

KAYNAKLAR

Osmanlı Müelliferi, (Hz. İsmail Özen) İstanbul 1975, s. 3/101-102;
Müneccimbaşı Tarihi (Arapça aslından Türkçeleştiren, İsmail Erünsal). Tercüman 1001 Temel Eser, İstanbul 1975, s. 37-38;
Ahmet Ağırakça, “Müneccimbaşı, Ahmet Dede”, DİA, s. 32/4-6.