Hafız Zekâi (Sarsılmaz) Efendi

Hafız Zekâi (Sarsılmaz) Efendi
(1313/1897-1977)

Hafız Zekâi (Sarsılmaz) Efendi

Hafız Zekâi (Sarsılmaz) Efendi

1313/1897 yılında Kastamonu’da dünyaya geldi. Babası, Mustafa Efendi’dir. Esas ismi İsmail Zekai’dir. İlköğrenimini Akifpaşa Mektebi’nde merhum Aladağlı Tevfik Efendi’de yaptı. O dönemde Aziziye Camii’nin imam ve hatibi olan ve Sarı Hafız adıyla ünlü Ahmet Efendi’den de ders aldı ve on üç yaşlarında iken hafız oldu. Bundan sonra Islah-ı Medaris’e girerek Şeyhzade Ziya ve Abidin Efendilerle, Ali Kudsi Efendi’den ders ve feyz aldı. Bundan sonra da, Dergah’ta üç yıl müezzinlik yaptı. 1338-1922 yılında Aziziye Camii’ne müezzini oldu. On yıl bu görevde kaldı. Milli Mücadele yıllarında Antalya’da çavuş olarak görev yaptı. 1932 yılının sonlarında Kıbrıs’a giderek orada dört yıl kaldı. Lefoşa’da bulunan Sarayönü Camii’nde müezzinlik ve imam vekilliği görevlerini yürüttü. 1935 yılında buradan ayrılarak Suudî Arabistan’a gitti. Medine-i Münevvere’de Kur’ân-ı Kerim öğretmenliğine getirildi. Daha sonra Ulum-ı Şer’iyye, Kur’ân-ı Kerim ve musiki öğretmeni oldu.

1955 yılında Türkiye’ye dönen Zekâi Efendi, Ankara Hacı Bayram Camii İmamlığı’na getirildi 1973 yılına kadar bu görevde kaldı ve buradan emekli oldu.

Zekâi Efendi, cüzdanın içinde devamlı bir “Hiç” yazısı bulundurur, zaman zaman kim olduğunu soranlara bunu gösterir ve “Hiç” dermiş. Bu onun lakabı ve imzası gibidir.

Hacı Bayram Camii’nde imamlık yaptığı dönemde cenaze namazı kıldıracağı sırada, müezzin “Er kişi niyetine” deyince yakından bir subay, hocanın kulağına eğilip, “Hocam er değil, albaydı” deyince, o da subayın kulağına eğilmiş, “Peki albay niyetine kılâlim demiş ve yakınındakilerin kulağı duyacak şekilde “Albay kişi niyetine” diye namaza başlamış. Yakın dostu Mahmut Sural Merhum, Zekâi Efendi ile ilgili şunları anlatır: “Perşembe günleri ikindi namazlarında, Aziziye Camii’nin minarelerinde Neveser Makamı’nda çifte ezan okurduk. O zaman otuz bin nüfuslu Konya’da halk minarenin altına toplanır, dükkânların kapı önlerine çıkışırlardı. Ramazanlarda, bayram günlerinin seher vakitlerinde okuduğu naatlar, ilâhiler, salâ ve ezanlarla, Zekâi Efendi tek başına koca Konya halkını vecd ve istiğraka boğardı. Coşkun mizacı, bıkıp usanmak bilmeyen okuma aşkı ve yeteneği kendisini herkese sevdirmişti.”

Pek cömert bir insan olan Zekâi Efendi, Ankara Hacı Bayram Camii’nde imamlık yaptığı sıralarda, her sabah namazından sonra cemaatten bir kısmını kendi evine kahvaltıya davet eder, gitmekten çekinenleri ise zorla götürürmüş. Hele hele Konya’dan gelen misafirleri hiç bırakmaz, mutlaka kendi evinde misafir edermiş. O kadar ki, ev halkı misafirlerine yemek hazırlamak ve hizmet yetiştirmekte güçlük çekerlermiş.

Üç defa evlenen İstiklal Madalyası sahibi Hâfız Zekâi Efendi, 09.09.1977 yılında vefat etti. Ankara Karşıyaka Mezarlığı Şehitliği’nde metfundur. Arşivimizde mevcut Osmanlıca el yazısı ve imzalı bir ilahiden onun hat konusunda da son derece yetenekli olduğu anlaşılmaktadır.

(Geniş bilgi için bk. Merhaba Gazetesi, Akademik Sayfalar, Cilt 13, Sayı 22, 26 Haziran 2013)

KAYNAKLAR

Arabacı, a.g.e. s. 546;
Sural, a.g. dizi yazı, 18 Kasım 1975;
Abdülkadir Abdülkadiroğlu, “Zekai Sarsılmaz Hocaefendi’nin Hatırasına”, Altınoluk, Ocak 2000, s55-56.