Mehmet Hüsnü Efendi

Mehmet Hüsnü Efendi
(1861-1310/1894)

1861 yılında İsmil’de doğdu. Babası İsmilli Halil Ağa’dır. Son yıllarını Konya’da Piri Mehmet Paşa Mahallesi’nde aldığı evde geçiren Halil Ağa, oğlunu küçük yaşlarda öksüz bırakarak vefat etti.

Mehmet Hüsnü Efendi, akrabalarının delaletiyle iyi bir tahsil yaptı. İlk tahsilini müteakip rüştiyeyi bitirdi. Arapça’yı medresede öğrendi. Hususi surette de Farsça tahsil etti. Arapça ve Farsça’daki kudreti onu edebiyatla uğraşmaya sevk etti. Pek çok şiir yazdı.

O zamanlar Konya’da neşredilen tek gazete, Konya isimli vilâyet gazetesidir. Bu gazetede şiirleri ve yazıları neşredildi. Memuriyet hayatına atılan Mehmet Hüsnü Efendi, adliyede zabıt kâtipliği ile memuriyete başladı. Çok geçmeden adliye baş kâtibi olarak Nevşehir’e gitti. Bir süre orada kaldıktan sonra, Konya Meclis idare Baş kâtibi olarak memleketi olan Konya’ya döndü. Bu görevde iken 1310 R. 1894 M. yılında çok genç denecek bir çağda otuz üç yaşlarında vefat etti. Abdülhâlim Efendi, yakın dostu idi.

Kabrini, Konya’da sürgünde bulunan Abdülhâlim Memduh yaptırdı ve kabir taşına da bir tarih düştü.

Halkiyat ve Harsiyat isimli eserde onunla ilgili şu satırlara yer verilir:

“ Hüsnü Efendi, ahlaken çok nezih idi. Müstakim, musallî, mütedeyyin, fukaraperver, herkesin işini görmeyi sever, mütevazı, gani gönüllü bir zattı. Bütün vilâyet halkının sevgisini kazanmıştı’’

Gerçek şahsiyetini ortaya koyması bakımından, Veled Çelebi’nin onunla ilgili mektubunun bir bölümünü nakletmeden geçemiyeceğim. Veled Çelebi bu mektubunda onunla ilgili olarak şunları söyler:

“Merhum, mekârim-i ahlâk numunesi idi. Namuskâr, pak nihâd tabirine musaddak, temiz bir adam idi. Her nevi eğlenceye sureta iştirak gösterir, fakat beş dakika sonra başka odaya çekilerek, resmi işleriyle meşgul olurdu. Ağzına içki koymamıştı. Son derece tevazu’ ve mahviyete mail olduğundan, kendisiyle hususi görüşmeyen kemâline vakıf olamazdı. Tarz-ı kadimde kusursuz şairdi. Fakat şiirle falan mukayyet olmazdı. Bir vakit Konya gazetesinde Mektupçu Nazım Bey (Vali Nazım Paşa) edebiyat sütunu açmıştı. O, bir gazel söyler; merkezden ve çevreden, mülhakattan nazireler sökün ederdi. Fakat hiç biri Hüsnü Efendi kadar muvafak olamazdı.”

Veled Çelebi Efendi’nin, edebiyat alanında Mehmet Hüsnü Efendi’den istifade ettiği söylenir.

Hüsnü Efendi, şiirde olduğu kadar, nesirde de güçlüdür. Bazı valiler Mabeyn’e yazdıkları arizaların müsveddelerini ona yazdırırlarmış. Şimdi böyle otuz üç yaşlarında her bakımdan mükemmel insan çok az yetişiyor; belki de hiç…

Aşağıdaki beyitler ona aittir:

Biz harâbâtız cihana gelmedik âbâtlığa
Defter-i kübrâdamestûr nâmımız nâşadlığa
Gerçi gamsûk-ı fenâda kulluga bey eyledi
Şimdi bildim almamış yâhû bizi âzâtlığa
Hüsnü hâlinden şikâyet eyleme sabr et hemen
Gâfil olma gelmedin çün denre sen dâmatlığa

KAYNAKLAR

– Saadeddin Nüzhet-Mehmet Ferit, Halkiyat ve Harsıyat, Konya 1926 s.23-24.