Pîri Mehmet Paşa (Remzî)

Pîri Mehmet Paşa (Remzî)
(ö. 939/1532)

1463-64 yıllarında Konya’da doğdu. Konya’lı olarak bilinen Pîri Mehmet Paşa’nın doğum yeri hakkında çeşitli fikirler ileri sürülür. Kimisi onun Aksaray’da, kimisi Amasya’da doğduğunu ileri sürer. 1973 Konya İl Yıllığı’nda Konya’da doğduğu kaydedilir. Pîri Mehmet Paşa’nın yaşadığı dönemlerde hatta Osmanlı’nın son zamanlarına kadar Aksaray, Konya’nın bir kazası durumundadır. Bu değerli ilim ve devlet adamının Konya’da bir mescit, imaret hângâh ve hamam yaptırdığı da herkesçe bilinen bir gerçektir.

Piri Mehmet Paşa, Cemâleddin Aksarayi ahfâdından ve ulemadan olan Muhyiddin Mehmet Çelebi’nin oğludur. Medrese tahsilini tamamladıktan sonra, devlet hizmetine mahkeme-i şeriyyeye kâtip olarak girer, bir süre sonra başkâtipliğe yükselir. II. Beyazid’in cülusünden sonra İstanbul’a giden Piri Mehmet Paşa Silivri, Siroz ve Galata kadılıklarında bulunur. Daha sonra ilmiye sınfından ayrılarak hazine defterdarlığına tayin edilir.

Yavuz Selim’in Çaldıran seferine başdef-terdar olarak katılır. Çaldıran savaşı öncesinde kurulan divanda ileri sürmüş olduğu fikirlerle padişahın takdirini kazanır. Yavuz: “İşte yegâne rey sahibi bir adam, fakat yazık ki vezir olamamış, vezir eyledim.” diyerek, Piri Çelebi’yi paşa yapar. Yunus Paşa’nın katlinden sonra da Sadrazam tayin edilir. Sadareti Kanunî döneminde de devam eder.

Yavuz, Mısır seferine çıktığı zaman, İstanbul’un idare ve muhafazası Pîri Mehmet Paşa’ya havale edilir. Paşa, Yavuz döneminde iki defa tutuklanıp zindana atılırsa da bu durumu birincisinde üç, ikincisinde bir gün sürer ve görevine yeniden iade edilir.

Kanuni döneminde Belgrad ve Rodos’un fethinde büyük hizmetleri geçer. Pîri Paşa, büyük bir âlim ve idareci olduğu kadar, savaş konularında da iyi bir askerdir. Savaş öncelerinde savunduğu fikirlerin ne derece isabetli olduğu da, savaş sonralarında hep ortaya çıkmış ve karşı fikri savunanları mahcup etmiştir. Yavuz’un takdirini kazanması da bu yüzden olmuştur.

Pîrî Mehmet Paşa 5 yıl 5 ay devam eden sadaretinden sonra 1523 yılında 200.000 akçelik vezaret hâsları ile emekliye sevkedilir.

Pîri Mehmet Paşa emekliye ayrıldıktan sonra 9 yıl, 4 ay ve 16 gün daha yaşamıştır. Kanunî’nin Paşayı emekli etmesine sebep olarak gene hukümdarların, babadan kalma tecrubeli devlet adamlarının tahammülsüzlüğüne bağlanır.

Silivri’deki çiftliğine çekilen Paşa bundan sonra sakin bir hayat yaşamaya başlar. Vaktini ibadetle geçirir. Bu dönemde de Kanunî Sultan Süleyman Han’dan yine iyi kabul görmeye devam eder. Şehzadelerin sünnet düğünlerine davet edilir. Paşa’nın itibar görmesi karşısında Sadrazam Makbul İbrahim Paşa, onun yeniden sadrazam yapılabileceği endişesine kapılır. O tarihlerde Pîrî Mehmet Paşa’nın oğlu Mehmet Efendi, Edirne ka-dısıdır. İbrahim Paşa, Mehmet Efendi’yi, babasını ortadan kaldırdığı takdirde, kendisini kazasker yapacağı vaadiyle kandırır. Kanunî Alman seferi dönüşünde Edirne’de büyük bir merasimle karşılanacaktır. Pîrî Mehmet Paşa da bu karşılamaya katılmak ister. Edirne kadısı Mehmet Efendi, babasını padişaha karşı dinç görünmesi için bir kuvvet şurubu içmesi gerektiğine ikna eder ve hazırladığı zehirli şerbeti ona içirir. Çok geçmeden acılar içinde kıvranmaya başlayan Pîrî Mehmet Paşa, oğlu tarafından zehirlendiğini anlar. Onun: “Yaktın beni oğul, Allah da seni yaksın” sözü meşhurdur. Çok geçmez Mehmet Efendi, babasının bedduasına uğrayarak perişan bir vaziyette gerçekten yanarak hayatı son bulursa da, bir büyük devlet adamı da oğlunun ihaneti ile şehadet şerbetini içmiş olur. Bu olay, tarihin ibret sayfalarından birisi olarak hafızalarda yer eder. Vefat tarihi 1532 sonbaharıdır. Dîni bir terbiye ile yetişen Pîri Mehmet Paşa, Mevlevi tarikatına mensuptur. Özel hayatında hep Mevlevî kisvesi giyer. Döneminin ileri gelen şairlerinden olan merhum, şiirde Remzîmahlasını kullanmıştır.

Pîri Mehmet Paşa’nın Mısır’da, İstanbul’da, Konya’da ve Aksaray’da yaptırmış olduğu hayır eserleri ve sosyal tesisler hâlâ ayaktadır. Paşa bu eserleri yaptırmakla kalmamış, bunların ayakta kalabilmeleri için, Anadolu ve Rumeli’de pek çok arazi ve emlak da vakfetmiştir. Haleferinden Lütfı Paşa, onu sadrazam numunesi olarak gösterdiği gibi, zamanının pek çok tarihçisi onun gibi bir sadrazam gelmediğini kaydeder. Gerçekten Pîrî Mehmet Paşa, ilmiyle, irfanıyla ve isabetli fikirleri ile tarihde ender yetişen devlet adamlarımızdan birisidir.

Pîri Mehmet Paşa Silivride’ Kabri

Pîri Mehmet Paşa Silivride’ Kabri

Türkiye’de ilk defa, Pîrî Mehmet Paşa ve Cemâlî ailesi ile ilgili geniş bir araştırma yapan, Selçuk Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Yusuf Küçükdağ, Cemâlî ailesi ile ilgili şu tespiti yapar: “ Pîrî Mehmet Paşa’nın mensubu bulunduğu Cemâlî ailesi, çok büyük mutasavvıf, âlim ve devlet adamları yetiştirmiş; Osmanlı Devleti’ne yaptıkları hizmetlerle, o döneme adeta Cemâliler damgasını vurmuştur.”

Osmanlı döneminin en ünlü şeyhülİslâmlarından Zenbilli Ali Efendi, Pîri Mehmet Paşa’nın amcasının oğludur.

 

KAYNAKLAR

– Yılmaz Öztuna, Büyük Türkiye Tarihi, İstanbul 1977 s. 3/343;
– Selçuk Es, Büyük Konya Ansiklopedisi;
– Yusul Küçükdağ, Vezir-i Âzam PlRl MEHMET PAŞA, Konya, 1994, s.208;
– Yusuf Küçükdağ, “Pîrî Mehmet Paşa”, DİA, 34/280-281;
– 1973 Konya İl Yıllığı;
– Bahattin Kahraman, “Konya ve Çevresinde Yetişen Tanınmış Mevlevî Şairler”, Konya’dan Dünyaya Mevlâna ve Mevlevilik, İstanbul 2002, s. 276-277.