Abdülbasr Efendi

Abdülbasr Efendi
(1236/1821-1314/1896)

İçelli hocaların büyüklerinden ve en ünlülerinden birisi olan Abdülbasr Efendi, 1236/1821 yılında Silife’de doğdu. İlk tahsilini memleketinde yaptıktan sonra, dört yıl Bursa’da okudu ve tahsilini Denizli’de, meşhur ulemadan Hafız Şerif Efendi’den tamamladı.

Konya’ya geldiğinde Bekir Sami Paşa (Paşa Dairesi) Medresesi’nde bir odaya yerleşti ve burada meşayih-i kiram’dan Hacı Himmet Efendi’ye intisab etti. Bu sıralarda Konya’nın büyük ulemasından Özdemiri Mustafa Efendi’nin kızı ile evlendi ve Hacıhasanbaşı’nda aynı zamanda adıyla anılan Vaki Medresesi ile bir mescit inşa ettirerek medresenin müderrisi oldu. 1291/1874 yılında 27 talebesine şerh-i akaid, Kâfiye ve Hale-bi, 1294/1877 yılında da 25 talebesine Hayalî, Cami, Mülteka ve meanî, ertesi yılda da yine aynı sayıda talebesine aynı dersleri, 1301/1884 yılında da 30 talebesine Tasavvurat, İzhar ve Mülteka okuttu.

Zamanının bütün ilim ve funununa vakıf olan Abdülbasr Efendi, bütün zamanını talebe yetiştirmekle, ibadetle, riyâzatla, evrâd ve ezkârla geçirir. Ramazan aylarında Kapı veya Sultan Selim Camii’nde itikâfa girer, ağzından asla mâlâyanî söz sadır olmazmış.

Uzunca boylu, zayıf vücutlu, uzun çeh-reli ve melek simalı bir zat olan merhum, yazları bembeyaz bir elbise giyer, kendisini ziyarete gelenlere adlarını sorar, herbirine ayrı ayrı iltifat ve nasihatlarda bulunurlarmış. Veli Sabri Uyar Hoca, Abdülbasr Efendi’den, “Ulemay-ı râsihinden ve meşayih-i vasilinden mücahit bir zat-ı sütüde sıfat bir zat” diye bahseder.

Konya bir zamanlar Anadolu’nun ilim merkezi iken, uzun süre bir fetret devri yaşadıktan sonra, 18. asrın başlarından itibaren yeniden bir diriliş dönemine girmiş ve eskiden olduğu gibi, makar-rı ulema vasfını yeniden kazanmıştır. Bu gelişmeyi on âlim yapmıştır. Bu on ulemadan birisi de Abdülbasr Efendi’dir. Mahmut Sural Bey, yapmış olduğu araştırmalar sonunda bu sayının yirmiye ulaştığından bahseder. Ve şu isimleri verir:

Abdülbasr Efendi, Gevraki Hacı Abdülkadir Hoca, Büyük Hacı İsa Efendi, Kürt Hacı Halil Efendi, Anamurlu Salih Efendi, Kiğılı Hoca, Kadınhanlı Hacı Hüseyin Efendi, Gilisralı Hacı Osman Efendi, Aladağlı ve Tavaslı Hocalar, İçelli Tahir Efendi, Karahafız Mustafa Efendi, Gezlevili Hacı Ahmet Efendi, Sarı Müsevvid, Şehit Ahmet Efendi, Müftü Abdullah Vahdi Efendi, Sarı Hafız, Kafalı Hoca ve Kardeşi Ali Efendi, Abdülehad Efendi ve Şeyh Mu-hammed Bahâddin Efendi. Bu arada Hocazade unvanıyla anılan İçelli Mehmet Efendi’yi de unutmamak gerekir. Yetiştirdiği talebe sayısı bunu göstermektedir.

Abdülbasr Efendi, Tarikat-ı Nakşibendiyye’nin Hâlidiye kolu şeyhlerindendir. Halk tarafından veli olarak bilinen, ulema ve meşayihinin başta gelen isimlerindendi. Abdülbasr Efendi Hadimi Hazretlerine ait yirmi altı risaleyi de İstanbul’da bastırmak suretiyle büyük bir hizmet de ifa etmiştir. Bu konuda, Hadim ve Hadimliler isimli eserde şu bilgi verilmektedir:

“Hazreti Hâdimî’ye ait 26 adet risale 1886 yılında Konya’da Vaki Medresesi müderrisi Abdülbasr Efendi tarafından İstanbul’da Matbua-i Amire’de basılmış ve şu kayıt konulmuştur. (Bu mecmua-i nefise Maarif Nezareti Celilesi’nin 298 nolu 14 Mayıs 1302/1886 tarihli ruhsatnamesiy-le Konevî Abdülbasr Efendi tarafından Matbaa-i Amire’de tab olunmuştur.”

Bir arşiv kaydı Abdülbasr Efendi’ye maaş tahsisi ile ilgilidir.

Tarihî eserlere de sahip çıkan Abdülbasr Efendi, Gevraki Hoca ile birlikte Şekerfuruş Türbesi’ni tamir ettirmiştir.

1314/1896 yılında vefat etmiş, Musalla mezarlığına defnedilmiştir.

Kabir taşı kitabesi şöyledir:

Ulema-ı benam meşayih-i kiram
Tarik-i Nakşibendiyeden
Abdülbasr Efendi ruhuna rızaen lillâhi Teale’l-
Fatiha.
Velâdeti: 1236, Vefatı: 1314

Abdülbasr Efendi, aynı zamanda da meşhur hattatlarımızdandır. Kaside-i Bürde yanında, pek çok da icazetname yazmıştır.

KAYNAKLAR

0615/1310, Dosya 59, Gömlek 436/B. Fen: BEO;
1291/1871, 1294/1877, 1295/1878 ve 1301/184 tarihli Konya Salnameleri;
Arabacı, a. g. e. s. 279-280;
Önder, a.g.e. s. 50; Konyalı, Konya Tarihi, a.g.e. s. 742;
Arabacı, “Abdülbasir Efendi” Konya Ansiklopedisi, 2010, s. 17-18:
Uyar, a.g.dizi yazı, 110/5-6;
Sural, a.g. dizi yazı, 4 Ağustos 1975.