Dursun Fakih

Dursun Fakih
(ö.726/1326’ dan sonra)

Aslen Konyalı olan Dursun Fakih, tefsir hadis ve fikıhda zamanının büyük âlimlerindendir. Şeyh Edebalı’nın hem talebesi, hem de damadıdır. Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’in de bacanağıdır.

Usul ve İslâmi ilimleri ilk defa hocası Edebalı’dan okuyan Dursun Fakih, Şam’da tahsiline devam eder. Karahisar’da ilk cuma namazını, Eskişehir’de de ilk bayram namazını kıldırır ve Osman Bey adına hutbe okur. Osman Bey zamanında gaza ve fetihlere iştirak eder, gazilere imamlık yapar ve onlara vaaz ve nasihatlerde bulunur. Hem Osman Bey, hem de Orhan Bey, Dursun Fakih’e büyük değer verir, önemli devlet işlerinde onunla istişare ederler. Osman Bey zamanında olduğu gibi, Orhan Bey zamanında da önemli hizmetlerde bulunur.

Hocası Edebalı’nın ölümünden sonra onun yerini alır. Dergahında pek çok öğrenci yetiştirir. Vaaz ve nasihatlerle halkı irşâd eder, devlet işlerinde de danışmanlık yapar.

Züht ve takvada, güzel ahlakta, tefsir, hadis, fıkıh ve tasavvufda çok ileri olan Dursun Fakih’in doğum tarihi gibi, vefat tarihi de belli değildir. Hocası Edebali, 723-726/1323-1326 yıllarında vefat ettiğine ve uzun süre Orhan Bey’in de hizmetinde bulunduğuna göre, Edebali’dan sonra vefat ettiği anlaşılmaktadır.

Dursun Fakih

Dursun Fakih

Mehmet Süreyya Dursun Fakih’in vefat tarihini 726/1326 olarak verir.

Onun bu tarihten daha sonraki bir tarihte vefat ettiği muhakkaktır. Dursun Fakih, Söğütle Bilecik arasında Küre Köyü üzerinde, hocası Edebâli’nin yanında çamlı bir tepede metfundur.

Konya’daki Dursun Fakih ve Dursun Oğlu Camii olarak adlandırılan camiin bizzat Dursun Fakih veya oğlu tarafından yaptırıldığı hususu kesin değildir. Cami bizzat Dursun Fakih tarafından yaptırılmış olabileceği gibi, oğlu tarafından da yaptırılmış olabilir. Cami yanında bir de zaviyesi vardır. Eserleri için bir takım vakıfar yapılmıştır.

KAYNAKLAR

Mecdi Efendi, Şakayık-ı Numaniye Tercümesi, s. 21;
Kamusü’l-a’lâm, IV 3020;
Mehmet Süreyya, Sicil-i Osmanî, İst. 1996, III/289;
Konyalı, a.g.e. s. 348;
Önder, a.g.e. s. 121-122;
Türkiye İslâm Âlimleri Ansiklopedisi, c.10 s. 319-320;
Hasan Aksoy, Dursun Fakih, DİA, 10/7-8.