Hâce i Cihan

Hâce i Cihan
Hoca Cihan

Hazreti Mevlâna ve Sadreddin-i Konevi muasırıdır. Hâce-i Cihan, halk arasındaki unvanıyla Hoca Cihan son derece zengin, aynı zamanda da bilgin, edip, ilim ve sanat adamlarını koruyan, hatta devlet görevlilerinden bir zattı. Konya salnamelerine ve inanışa göre de Konya velilerindendir.

Yusuf Ağa Kütüphanesi’nde 5467 numarada kayıtlı, Hoca Cihan’ın kendi el yazısı ile vakfettiği bir kitaptan adının, Süleyman, babasının adının Kayser, dedesinin adının ise Ahmet olduğunu öğreniyoruz. Bugüne kadar halk arasında zengin bir tüccar olarak bilinen Hoca Cihan aynı zamanda bir emirdir.

Hoca Cihan Türbesi ve Kabristanı

Hoca Cihan Türbesi ve Kabristanı

Hazreti Mevlâna mektuplarından birisini Hoca Cihan’a yazmıştır.

Bu mektupta Hace-i Cihan:

“Tertemiz canlı sultanların övündükleri sultan, ahir zaman mehdisi, Allah yardımı taline, erlerin nazarına sahip” gibi vasıfarla övülüyor.

Oğlu Ali Can, hekimlerin tedavi edemediği bir hastalığa tutulur. Sadreddin-i Konevi, Ali Can’ı manevî şekilde tedavi eder. Bundan son derece memnun kalan Hoca Cihan, bugünkü Sadreddin-i Konevi Camii, zaviye ve kabristanın bulunduğu yerdeki konağı çevresi ile birlikte kendisine hediye eder. Sadreddini-i Konevî, bundan sonra burada oturdu. Talebelerini burada yetiştirdi.

Hoca Cihan’ın Türbesi, Konya’nın kuzeybatısında, Hoca Cihan yolu üzerinde Hoca Cihan Mezarlığı’nın doğu köşesindedir. Hoca Cihan, Hazreti Mevlâna ve Sadreddin-i Konevî’den bir süre sonra vefat etmiş ve sağlığında yaptırmış olduğu bu türbeye defnedilmiştir. Karısı ve oğlunun da burada yattığı rivayet edilir. Geniş bir bölge onun adıyla anılmaktadır.

İbrahim Hakkı Konyalı, Hoca Cihan’ın Hazreti Mevlâna’dan önce vefat ettiğini zikreder. Halk bu türbeyi, “Mursaman” veya “Marsiman Tekkesi” olarak bilir. Mursaman kelimesi hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmüştür.

Kimisi bunun, “mir-i zeman”dan veya “mir-i zeban”dan bozma olduğunu ileri sürerken, Konyalı bunun Horasanlı’dan bozma olabileceği ihtimali üzerinde durur. Bir başka iddia da, burada çok yabanî nane yetişir, halk da bu naneyi mursiman adıyla anarlarmış. Halk arasındaki “Mursiman Tekkesi” adı buradan gelmiştir.

Konyalı, Türbe ile ilgili olarak şunları da ilave eder:

“ Mursaman Türbesi de, halkça sınanmıştır. Türbe tavanının mini mini taş hevenklerle dolu olduğunu gördüm. Sıtmadan kurtulmak isteyenler, bir mini mini taşa bez parçası bağlayarak tavana asarmış. Burası aynı zamanda “ayırt” tekkesi imiş; hasta çocuklar buraya götürülür, sandukanın yanına yatırılırmış; eğer çocuk ağlarsa kurtulur, uyursa ölürmüş. Eski halk inanışları ve folklorunu tetkik edenlere malzeme vermek için bunları kaydetmekte fayda umuyorum.” der.

image087Ayrıca Hoca Cihan’ın, Hoca Ahmet Fakih’in talebelerinden ve Nasreddin Hoca’nın arkadaşlarından olduğu rivayet edilir.

Hoca Cihan Semti’nin genişliği, su yolları’nın mükemmelliği, tarihi sarnıçlarının boşluğu, Hoca Cihan‘ın günümüze kadar gelen itibarının bir sonucu olduğu şeklinde yorumlanmaktadır. Hoca Cihanlıların Alavardı da, Hacıkaymak Mahallesi’nde, Meram’ın batı tepelerinde geniş arazileri vardır. Alavardı’da Kum Bağları, Meram’da Durunday’da Hocacihanlıların verimli üzüm bağları yakın zamana kadar mevcuttu.

KAYNAKLAR

Mevlâna Celâleddin. Mektuplar, Abdülbaki Gölpınarlı. IXXXV Mektup, s. 113; 64.
Konyalı, Konya Tarihi, a.g.e. s. 699;
Önder, 1971, a.g.e. s. 192;
V.A. Gordelevski, a. g.dergi, 1936, S. 18-19, s. 1054;
Ceran, a.g.e. s.85-89;
V.A. Gordelevski, a.g.dergi, S. 18-19, s. 1054.
Selçuk Es, Muhtasar Konya Ansiklopedisi (Haz. Uz), s. 1/180-181;
Bekir Şahin, “Hace-i Cihan’ın Vakfettiği Bir Kitap ve Vakfiyesi”, Akademik Sayfalar, C. 6, S.14, s. 116-117.