Hafız Ali Murtaza Efendi (Saçlı Hoca)

Hafız Ali Murtaza Efendi (Saçlı Hoca)
(1299/1883-1942)

Hafız Ali Murtaza Efendi (Saçlı Hoca)

Hafız Ali Murtaza Efendi (Saçlı Hoca)

Babası Yusuf Efendi, Ruslar’ın Kırım’ı işgali üzerine, ailesini alarak Türkiye’ye iltica eden Kırım Tatarların-dandır. Aslında aile önce Türkistan’dan gelip Kırım’a yerleşmiştir. Yusuf Efendi Romanya üzerinden döne dolaşa Konya’ya gelip yerleşir. Devlet, bu göçmenleri, Cedidiye Mahallesi’nde bugünkü Tatar Cami olarak anılan cami civarına yerleştirir. Mal-mülk ne varsa hepsi Kırım’da kalmıştır.

Neccarlık (Kendisinin doldurduğu belgelerde baba mesleğini böyle ifade ediyor) yani marangozluk-dülgerlik yapan Yusuf Efendi’nin oğlu Murtaza, 1299 Rûmi/1883 Milâdî yılında, bu mahallede dünyaya gelir. Asıl adı, Aliyyü’l-Murtaza’dır. Daha çok “Hafız Murtaza”, saçlarını uzattığı için de “Saçlı Hoca” unvanıyla anılır.

Osmanlıca olarak kendi el yazısı ile doldurduğu tercüme-i hâl varakalarından öğrendiğimize göre Murtaza Efendi, ilkokulu Akif Paşa Mektebi’nde tamamlar. Akif Paşa Mektebi, bugünkü Fatih Çarşısı ve kuzeyindeki çarşıdan sonraki yolun köşesinde, şimdi otel olan binanın yerinde idi.

Murtaza Efendi, bundan sonra hafız mektebine devam ederek hıfzını tamamlar. Sağlam bir hıfzı vardır. Onun için artık medresenin yolu açılmıştır. Bir taraftan medreseye devam ederken, bir taraftan da 1319 /1903 yılında, iki yıllık Konya Dârü’l-Muâlimîn’ine devam ederek aliyyü’l-a’lâ yani, pekiyi derece ile buradan mezun olur. Medreseden mezuniyet tarihi ise daha sonra, 1324 yani 1908’ dir. Murtaza Efendi böylece iyi bir tahsil yapar.

Hafız Murtaza Efendi, elimizde mevcut bir berat suretine göre, Sahip Ata Dârü’l -Hadis’inin (İnce Minare Medresesi) son müderrislerindendir. Günlük otuz akçe ücretle bu medresede müderrislik görevinde bulunan Abdülhakim Efendi’nin vefatı üzerine, oğlu Abdür-rahim Efendi’ye görev tevcih edilmek istenirse de, onun yaşının küçük olması sebebiyle müderrislik görevini fiilen yürütemez. Açılan imtihan sonunda Murtaza Efendi göreve ehil görülerek, niyabeten adı geçen Darü’l-Hadis’in müderrisliğine getirilir. İyi bir hafız olması sebebiyle aynı külliye içerisindeki mescidin imamet görevini de üstlenir. Tayin tarihi, Rûmî 4 Ağustos 1335 yani 17 Ağustos 1919’dur. Demek ki, Sahip Ata Dârü’l -hadis’i bu tarihlerde henüz faal durumdadır.

Murtaza Efendi Konya, Dârü’l-Muallimîn mezunu olması dolayısiyle öğretmenlik mesleğine intisap eder. Onun ilk görev yeri, Seydişehir’in Karacaviran köy öğretmenliğidir. Seferberlik ilân edilmesiyle askere alınır. Tabur ve alay imamlıklarında görev yapar. Askerlik görevini tamamladıktan sonra, İkinci Kafas Ordusu’ndan terhis edilir. Bundan sonraki görev yeri Konya Merkez Selimiye ilkokuludur. Daha sonra sırasıyla, Musalla, Saraçoğlu, Dedemoğlu, Kadınhanı merkez, Çeşmelizebir’de görev yapar. Son görev yeri Kadınhanı merkezindedir. Ayrılış yılı ise 1926’dır. Öğretmenlikten neden ayrıldığı bilinmemektedir. Murtaza Efendi görev yaptığı bütün yerlerde imam-hatiplik ve vaizlik görevlerini de birlikte yürütür. Halkı irşat etmeyi de ihmal etmez.

Hafız Murtaza Efendi, öğretmenlikten ayrıldıktan sonra Türkiye’den ayrılıncaya kadar Konya’da pek çok camide imam-hatiplik ve vaizlik görevlerinde bulunur. Bunlardan birisi de Fethiye köyü hatipliğidir. Bu görevi resmidir. Atama belgesi arşivimizdedir.

Bir Hafızlık Denemesi:

Hacı Haydar Efendi (ö.1949), zamanının tanınmış kurralarındandır. Elli dört yıl Kapı Camii’nde imamlık yapmış ve bu süre içerisinde bütün ramazan teravihlerini hatimle kıldırmıştır. Sabah ve yatsı namazlarında da ayrı hatimler takip etmiştir. Murtaza Efendiden üç yaş büyüktür.

Murtaza Efendi, bir ramazan sonuna doğru, Kapı Camii’nde hatimle teravihin bittiği günlerden bir gün, Hacı Haydar Efendiye;

“- Hocam ! Bir gece de teravih namazını sadece ikimiz hatimle kılalım. Bir gece siz, bir gece de ben kıldırayım; bakâlim hangimiz hatmi daha önce bitirecek.” teklifinde bulunur.

Tarafar arasında teravihin Taş Cami’de kılınması kararlaştırılır. İlk gün namazı Murtaza Efendi kıldırır. Hacı Haydar Efendi fâtih olur. O gece Murtaza Efendi sahur vaktine kadar, Teba-reke Suresi’ne kadar ancak okur, hatmi tamamlayamaz. Hacı Haydar Efendi kalkıp Kapı Camii’ne sabah namazına gider. Ertesi gün de Hacı Haydar Efendi imam, Murtaza Efendi fatih olur. O gün Hacı Haydar Efendi, sahur vaktine kadar Kur’an’ı rahatlıkla hatmedip, bitirir.

Bunun üzerine Murtaza Efendi, Hacı Haydar Efendi’ye: “- Ben kendimi kıvrak okur zannederdim! Ama sen, benden daha kıvrak okuyorsun. Hakkını helal et, ver elini öpeyim.” der. Hacı Haydar Efendi elini vermez, iki veli kucaklaşıp ayrılırlar.

Bu olay da gösteriyor ki, Murtaza Efendi’nin 6-7 saatte, hatim inecek kadar sağlam bir hıfzı vardır. Kendisine güvenmektedir. O, el yazısı ile doldurduğu bütün varakalarda “Adı ve sanı” hanesi karşısında cevap olarak hep; “ Hafız Murtaza” yazmış. Demek ki hafızlık onun unvanı olmuş.

Bir menkıbe:

Murtaza Efendi, halk tarafından velî olarak kabul edilen şahsiyetlerden biridir. Yine halk arasında onun tayy-i mekân kudretine malik olduğu anlatılır. Tayy-i mekân, mekânı, mesafeyi atlarcasına geçmek demektir. Bu, mekânın dürülmesi anlamına gelir. Onun hakkındaki bu menkıbe oldukça yaygındır. Zaman zaman vasıtalarla onu yollarda görenler, onun kendilerinden evvel Konya’ya geldiğine tanık olmuşlardır.

Merhum Mahmut Sural Bey, böyle bir olaya bizzat kendisinin şahit olduğunu anlatır. Bir ramazanda hep birlikte bir iftara davetlidirler. Davetliler iftardan önce gelip otururlar. Topa yakın Murtaza Efendi, benim imamlık görevim var, akşam namazını kıldırı verip geleyim der. Ve çıkar gider. Bulundukları yerle Murtaza Efendi’nin imamet görevini ifa ettiği yer arasında, beş kilometreden fazla bir mesafe vardır. Orada bulunanlar, nasıl iftara yetişecek diye biri birlerine bakışırlar. Top atılır, herkes orucunu açar, birlikte akşam namazlarını kılarlar. Daha çorba tası sofraya konmadan Murtaza Efendi kapıdan giriverir. Orada bulunanlar hayret içerisinde kalır. Ve olayı kendisine duyurmadan tahkik etmeye karar verirler. Gerçekten o gün Murtaza Efendi, görevli olduğunu söylediği camide akşam namazını kıldırmıştır. Onun halk arasında buna benzer daha pek çok menkıbesi anlatılır.

Murtaza Efendi, sünnet-i seniyyeye uymak için fotoğrafarda da görüldüğü şekilde, saçlarını uzatır. Bazen bunları örerek iki tarafına sarkıtır. Bu yüzden halk arasında o, “ Saçlı Hoca” diye anılmıştır. Çok insan adını bile bilmez. Nezih, hoşsohbet, Allah dostu bir insan olarak tanınan Murtaza Efendi, devamlı çoraplarını cebinde taşır ve bunları sadece namazdan namaza giyer. Zaman zaman cezbeye kapılıp cemaat içerisinde “Allah” diye bağırıp kendisinden geçtiği olur.

Kızı Fatma Hanım’ın da hatırladığı şekilde ayağına, tahtadan ve takunyaya benzer bir ayakkabı giyer, hep onunla dolaşırmış. Ve yanından hiç eksik etmediği zaman zaman buna notlar aldığı bir küçük levha taşır. O buna, “Benim akıl tahtam” der.

Kendisi ile ilgili olarak anlatılanlara bakılırsa onun, bilhassa son zamanlarında tamamen fakr’ı tercih ettiği, sofiyane ve meczûbane bir hayat yaşadığı anlaşılıyor. Bu onun tamamen dış görünüşüdür. Hicaz’dan gönderdiği mektuplarındaki ifadelerinde onun en küçük bir tutarsızlığına tesadüf edilmemektedir.

Konya’dan Ayrılışı ve Vefatı:

Onun Konya’dan hangi tarihte ve hangi sebepten dolayı ayrıldığını kesin olarak bilemiyoruz. Yalnız kızı Fatma Zehra Hanım’ın anlattığına göre, babası Konya’yı terk ettiğinde, kendisi sekiz yaşlarındadır. Fatma Hanım’ın da doğum tarihinin 1928 olması itibariyle, Murtaza Efendi’ nin 1935-1936 yıllarında Konya’dan ayrılmış olabileceği neticesine varıyoruz.

Kanaatımızca onun Medine’ye göç sebebi, o dönemlerdeki bazı baskılarla, Peygamber Efendimize duyduğu muhabbet olsa gerektir. Nitekim o yıllarda Türkiye’den Medine’ye gidip yerleşenlerin sayısı bir haylicedir. Hacıveyiszade İbrahim Efendi ve ailesi de aynı yıllarda Konya’dan ayrılmışlardır.

Murtaza Efendi sekiz yaşlarındaki kızı Fatma Zehra Hanım’ı bir yakın akrabasına emanet eder. İlk hanımından olan oğlu Cevdet’i de kendi evinde bırakarak ve bir yolunu bularak Türkiye’yi terk eder. Bundan sonra hem kendisi, hem de çocukları için acılı ve sıkıntılı günler başlar. Annesini daha önce kaybeden Fatma Zehra Hanım baba hasretiyle, Murtaza Efendi de hem vatan, hem de evlat hasretiyle yanıp tutuşur. Türkiye’ye gönderdiği mektuplarında yıllardır çocuklarından haber alamadığından yakınır. Kapı Camii ve Aziziye Camii civarındaki tanıdığı esnafara selâmlar yollar. Murtaza Efendi, eline geçen parayı Konyalı hacılar vasıtasıyla hep kızına gönderir, ama çoğu ona ulaştırılmaz. Fatma Hanım’ın anne ayrı ağabeyi, kimsesizliğin verdiği sıkıntı, çevreden gördüğü kötü muamele ve baba hasretiyle, babasını bulmak, ona kavuşmak ümidiyle yollara düşer. Bir süre sonra onun, Adana’da öldüğü haberini alırlar.

Onun Mekke’den gönderdiği son iki mektubundan ilki 9 Rebiü’l-evvel 1361, son mektubu ise 13 Rebiü’l-evvel 1361 tarihini taşımaktadır. Bu tarih onun vefat ettiği 1942 yılıdır. O, birinci mektubun bir paragrafında; “Bu sene memlekete dönmek için birkaç defa niyet etmiş isem de, ihtiyaç ve zaruret sebebiyle tehir ettim. İnşaallah ba’del hac (Hac’dan sonra) derhal azimet itmek emelindeyim.” dediğine göre Türkiye’ye dönmek niyetindedir. Bundan 3-4 gün sonra yazmış olduğu mektubunda ise, Konya’ya gönderdiği hediyelerden ve ellerine ulaşıp ulaşmadığından bahseder. Bu son mektubunda imzasının üzerine yazdığı iki kelime onun nasıl bir hâlet-i ruhiye içerisinde olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu iki kelime “Zavallı Saçlı” kelimeleridir.

Murtaza Efendi, daha altmışına basmadan, genç denecek bir yaşta, vatan ve çocuk hasreti içerisinde 5.12.1942 tarihinde hac esnasında Mekke’de vefat eder. Böylece onun, Türkiye’ye dönmesi nasip olmaz.

Vefatında onun geride bıraktığı, sadece 123 Riyal’den ibarettir. Türkiye’ye neden döneme-diği aşikârdır. Bu durumu da, Türk Konsolosluğu ile yapılan yazışmalardan öğreniyoruz.

Murtaza Efendi, iki evlilik yapar, ilk eşi Gülsüm Hanım’ın vefatı üzerine Hediye Hanım’la evlenir, ilk hanımından Necati ve Cevdet adında iki oğlu, ikinci hanımından da Sıdıka, Cevat ve Fatma Zehra dünyaya gelir. Fatma Zehra dışında çocuklarının hepsi kendisinden önce vefat eder.

Hafız Murtaza Efendi’nin ince minareli medrese müderrisliğine tayin beraatı

Hafız Murtaza Efendi’nin ince minareli medrese müderrisliğine tayin beraatı

KAYNAKLAR

Arabacı, a.g.e. s. 153,
M. Ali Uz, Hafız Murtaza Efendi, Saçlı Hoca-Saçlı Mirza, Konya 2005;
İnce Minareli Mederse Müderrisliği’ne tayin beratı;
Fethiye Camii Hatipliği ile ilgili belge;
Murtaza Efendi’nin kızına yazdığı mektuplar.