Mehmed Sadık Efendi

Îçelli Şeyh Mehmed Sadık Efendi
(1224/1809-1287/1871)

1224/1809 ‘da Gülnar’ın Sınır köyünde doğdu. Davud adında bir zatın oğludur. Soyu Şeyh İsa’ya dayanır. İlk tahsiline köyünde başladı, okumaya Karaman, Bor, Niğde ve Kayseri’de devam etti. Son icazetini Abdülehad Efendi’den aldı.

Abdülahad Efendi’nin yanına, yetişmiş bir danişmend olarak gelen Mehmet Efendi, hocasını okurken zorlar, okutacağı dersi hazırlanmaya mecbur edermiş. Talebeliğinde Karaman abası giydiği için Karaabalı derlermiş. Mehmet Sadık Efendi on dokuz yaşında müderris oldu ve yirmi sekiz yıla yakın Nakıboğlu Medresesi’nde müderrislik yaptı ve pek çok talebe yetiştirdi. Elli sekiz yaşlarında iken de Sırçalı Medrese müderrisliği uhdesine tevdi edildi, beş yıla yakın da burada talebe okuttu.

Konya uleması nezdinde saygın bir yeri olan Mehmet Efendi, o kadar ağır bir Osmanlıca dil kullanırmış ki, ulema, şeyh efendinin ziyaretine gideceklerinde, “Ne konuştuğunu anlamak için yanımızda Vankulu lügatini de beraberimizde götürmemiz lâzım” derlermiş. Büyük Aksekili Mehmet Emin Efendi’nin rivayet ettiğine göre meşhur Urfalı Aynî Vahit Mehmet Efendi, Şeyh Mehmet Sadık Efendi hakkında şunları söyler: “İlimde asrın Numan ‘ı, hilimde Osman bin Afan ‘ı, sehada (cö-merdlikte) Hatem-i Tâi’si, tevazuda Ahmet bin Kays’ıdır.”

Şeyh Mehmed Efendi, bir kurban bayramının beşinci günü Eskil köyünden gelirken, medresesinin önünde hemşerisi müderris Abdülbasr Efendi ile karşılaşmış. Atından inip Abdülbasr Efendi ile biraz sohbet ettikten sonra, gördüğü rüyayı anlatarak;

“- Hoca vaktimiz yaklaştı, hakkını helal et” demiş ve evine döndükten sonra, hastalanarak üç gün sonra vefat etmiş. Şeyh Mehmet Sadık Efendi’nin gördüğü ve hocaya anlattığı rüya şöyle imiş: “Benim boynuma bir zincir takmışlar, türbenin arka tarafındaki yarım pencereden içeri çekerlerken bizim birader Kalender Efendi geldi: ‘Bırakın, o bizdendir, kendisi gelir’ deyince beni bı-rakıverdiler. O yarım pencerenin altına yattım ve ondan sonra bizim birader de gelip, ayak ucuma yattı.”

Abdülbasr Efendi bu olayı hatırladıkça içlenir ağlarmış. Nakşibendi Tarikatı şeyhlerinden olan merhum, 17 Zilhicce 1287 h./ 10 Mart 1871 m. tarihinde vefat etti. Mevlâna Haziresi’nde rüyasında gördüğü yere defnedildi. Bir süre sonra vefat eden kardeşi Kalender Efendi de onun ayakucuna gömüldü.

Otuz iki yaşında iken, Postnişin Şeyh Arif Efendi’nin torunu, Kara Fatma Hanım’ın kızı Aliye Hanım’la evlendi. Bu hanımı ile on iki yıl beraber kaldı ve bu hanımından dokuz çocuğu olmuşsa da, çocuklarının sekizi annelerinin hayatında, birisi de vefatından sonra öldü. Sonra evlendiği hanımından da üç kızı ile bir oğlu oldu.

Kabir taşı kitabesi şöyledir:

Hüve’l-Hallaku’l- Bakî
El-merhum ve’l-magfûr
Hazret-i Şeyh Seyyid İsa’dan
Müderrisin-i kiramdan ve mezanne-i
Fihamdan ve fuzala-i benamdan
Tarikat-ı aliyye-i Nakşibendiyye ‘den
İçelli Şeyh Mehmet Efendi İbni Davud
Efendi ruhu şeriferine hediyyetullahü’l-Fatiha

KAYNAKLAR

– Arabacı, a.g.e. s. 354;
– Uyar, Bilginler, a. g. dizi yazı, s. 118-119/47.