Sultan Veled
(623/1226 – 712/1312)
Muhammed Sultan Bahâeddin Veled, 25 Rebiülahir 623 Hicrî, 26 Nisan 1226 Milâdî tarihinde Karaman’da doğdu. Babası Mevlâna Celâleddin Rumî, annesi Semerkandlı Şerafeddin Lâla’nın kızı Gevher Hatun’dur. Daha çok Sultan Veled adıyla meşhur olmuştur. Dedesi Sultanü’l-Ulema 628 Hicrî yılında vefat ettiği zaman Sultan Veled beş-altı yaşlarındadır.
Sultan Veled’i babası Hz. Mevlâna çok sever, onu hep kucağında uyutur, gece teheccüt namazına kalkmak için onu yere koyduğunda ağlardı. Küçük yaşta annesini kaybetti onunla dadısı Kiram ana ve üvey annesi Kira Hatun’un annesi Büyük Kira Hatun meşgul olurdu.
Sultan Veled, okuma ve yazmaya küçük yaşlarda başladı. İslâmî ilimleri ilk defa babasından tahsil etti. Akıncı Medresesi’nde babasından “Hidâye” okudu. Daha sonra kardeşiyle birlikte, tahsil için Şam’a gitti. Babası gibi, ilim, irfan sahibi ve ledünnî ilimlere aşina idi. Başta babası olmak üzere Şemseddin Tirmizî, Selâhaddin Zerkûbî ve Çelebi Hüsameddin’den feyz aldı. Onların sevgisini kazandı.
Ahmet Efâkî, Ariferin Menkıbeleri isimli eserinin yedinci bölümünü ona tahsis etti ve pek çok kerametine yer verdi. Sultan Veled’i, yakîn sırlarının mazharı ve hakikatları arayanların sultanı olarak vasfetti. Efâkî, bu bölümde şunları zikreder:
“Veled tam on yaşına gelince bütün toplantılarda babasının yanında, gençlik zamanında onları gören birçok kimse Sultan Veled’i Mevlâna’nın kardeşi zannederlerdi. Ve Mevlâna da daima ona; “Sen yaradılış ve ahlak itibariyle herkesten çok bana benzersin.” der ve onu çok severdi. Bu sevgisinden ötürü de babasının ad ve lakabını vermişti.”
Efâkî, Mevlâna’nın vefatından sonraki olayları da şöyle anlatır:
“Mevlâna Hazretleri (Allah onun zikrini yüceltsin ve şükrüyle bizi rızıklandırsın) bu dünyadan ahirete göçtüğü vakit, Çelebi Hüsâmeddin Hazretleri yedi gün sonra bütün müridleri ile kalkıp Sultan Veled’e geldi. Hayli sevgi gösterdi ve baş koyup:
Bundan sonra babanın yerine senin oturmanı, müritlere doğru yolu göstermeni, hakiki şeyhimiz olmanı ve sırların feyizlerini insanlara taşımanı ve benim de senin üzengin yanında ga-şiyeni taşıyarak, sana kulluk ve lalalık etmemi istiyorum.” dedi ve şu şiiri okudu:.
Ey can! Gönül evinde oturan kimdir?
Padişahın tahtında şah ve şehzadeden başka kim oturur.
Sultan Veled Hazretleri, baş koydu, çok ağladı ve son derece memnun olarak:
– Sofi hırka ya, yetim de sanata layıktır. Sen, babamın zamanında, halifemiz ve büyüğümüzdün ve öyle bir Hüdavendigâr’ın yadigârısın. Bizim padişahın vasiyeti veçhile taht ve halifelik senindir.” buyurdu.
Neticede Sultan Veled, Çelebi Hüsâmeddin’i babasının halifesi olarak bildi ve on bir yıl ona bağlı kaldı.
Mevlâna’nın Sultan Veled’e hitaben:
“- Ey Bahâeddin! Benim, dünyaya gelişim, senin dünyaya gelmen içindi; çünkü benim bütün söylediğim sözler, benim sözüm (kavlim)’dir. Hâlbuki sen, benim eserimsin; fiilimsin.” dediği rivayet olunur.
Sultan Veled, Hazret-i Mevlâna’nın bizzat yetiştirip, Kur’ân-ı Kerim öğrettiği, sonradan pek çok kerametlerinden bahsedilen, Şeyh Selâhaddin Zerkûbî’nin kızı Fatma Hatun’la evlendi. Bu muhterem hanımdan oğlu Ulu Arif Çelebi (Celâleddin Emir Ârif), Mutahhara Âbide ve Şeref Ârife adında iki kızı oldu. Ülkenin pek çok hanımı bu iki hanıma mürit olmuşlardı.
Sultan Veled, ilk hanımının vefatından sonra iki kere daha evlendi. Ve bu evliliklerinden de üç oğlu oldu. İsimleri Şemseddin Emir Âbid, Selâhaddin Emir Zahid ve Hüsâmeddın Emir Vacid’dir. Bunlardan ilk ikisi Nusret Hatun’dan, Hüsameddin Emir Vâcid de Sümbüle Hatun’dan dünyaya geldi. Bunlardan Ulu Arif Çelebi, Âbid Çelebi ve Vacid Çelebi Şeyhlik postuna oturdu.
Sultan Veled’in kızlarından da ikişer oğlu dünyaya geldi. Bunlarda Burhaneddin İlyas Paşa, Hızır Paşa, Muzafereddin Ahmet Paşa ve Emir Şah’dır.
Sultan Veled, Hüsâmeddin Çelebi’nin 1284 yılında vefatı üzerine, müridlerin de ısrarlarına dayanamayarak babasının postuna oturmayı kabul etti. 1312’den vefatına kadar bu makamda kaldı.
Sultan Veled’in posta oturması ile Çelebi Hüsameddin’in aksine Türbeye bir canlılık ve hareketlilik geldi. Çelebi Hüsmeddin çekingen, içe dönük sessiz bir insandı. Sultan Veled girişken, saray ve devlet adamları ile iyi ilişkiler içerisinde idi.
Sultan Veled, Mevlevi Tarikatı’nın temellerini attı. Mevleviliği daha da geliştirip kökleştirdi. Mevlevihaneler açtı. Etraftaki şehirlere halifeleler tayin etti. Mevlevilerin semadaki ekser ayinleri, giyiniş tarzları Sultan Veled tarafından konuldu. (Fürûzanfer. 2005, 204)
Alemeddin Kayser Sultan Veled’e müracaat ederek Mevlâna’ya bir türbe yaptırmak istediğini bildirdi, onun muvafakat ve teşviki üzerine Emir Süleyman Pervane ve onun varlıklı eşi Gürcü Hatun’la işbirliği sonunda seksen bin dinar toplandı ve türbe Tebrizli Bedreddin tarafından inşa edildi. Türbenin inşa edilmesinden sonra etrafında bir merkez meydana geldi. Ve Dergâh’ın ilk temelleri böylece atılmış oldu.
Babasının açtığı çığırda ve Hakk yolda yetmiş yıla yakın, ilim, irfan ve marifet ışığında insanları irşât etti ve doksan yaşlarına yakın olduğu hâlde geride; Rebabname, Ibtidaname, İntihaname adında üç mesnevî ile Mâarif gibi eserler bırakarak ebedi aleme göç etti ve Kubbe-i Hadra altında babasının yanına defnedildi.
Sipehsalar Sultan Veled’in doksan altı yaşında iken, üç gün hasta yattıktan sonra sabaha karşı zikrederek vefat ettiğini yazar. (Sipehsalar, 1331/1915, s. 301-302)
Vefat tarihi, Hicrî 712 yılı Recep ayının onuncu Cumartesi günüdür. (1312 M.) Bu hesaba göre, doğum tarihi dikkate alındığında O’nun, seksen altı yaşında vefat etmiş olması gerekir. Sefine-i Evliya’da da doksan iki yaşında vefat ettiği ve cenaze namazını Şeyh Mecdüddin Aksarayî’nın kıldırdığı belirtilir. Sultan Veled’in vefatından sonra Emir Ârif Çelebi halife oldu.
Sipahsâlar, Sultan Veled’in vefatı ile ilgili olarak; Sultan Veled türbesinden semaya üç gün üç gece nur yağdığını, bu nur’un azameti karşısında hayran kalan Konyalı’ların günlerce ağlayıp yas tuttuğunu yazar.
KAYNAKLAR
– Efâkî, a.g.e. II/35, 197, 202;
– Fürûzanfer, a.g.e. s 201-205;
– Hüseyin Vassaf, a.g.e. s.320-321;
– Gölpınarlı, a.g.e. s. 62-64;
– Mehmet Önder, “Mevleviliğin Sistemleşmesi Sultan Veled ve Diğer Postnişinler”, Konya’dan Dünyaya Mevlâna ve Mevlevilik, İstanbul 2002, s. 231-234;
– Büyük Türk Klasikleri, İstanbul 1985, 1/261;
– Cemâlnur Sargut ve diğerleri, Sultan Veled, Konya 2011, s. 7-8;
– 1973 İl Yıllığı, s. 308.