Abdullah Vahdi Efendi

Müftü Abdullah Vahdi Efendi (Müsevvitzade)
(ö. 1302 R./1886)

Müsevvidzade Abdullah Vahdi Efendi diye anılır. Konya Ereğli’sinde doğdu. Kör Müsev-vid namıyla mâruf Mustafa Fehmi Efendi’nin küçük oğludur. Babası ile birlikte Hadim’e göç etti. Bir süre Hadim’de kaldıktan sonra, Şehit Ahmet Efendi’nin vefatını müteakip Konya’ya yerleştiler.

İlk tahsilini babasından alan Abdullah Vahdi Efendi, Kırkağaçlı Süleyman Efendi’de ve Konya Müftüsü Abdülehad Efendi’de okudu. Son icazetini Özdemirî Hacı Mustafa Efendi’den aldı.

Abdullah Vahdi Efendi, Belviranlı İsmail Hakkı Efendi’ye verdiği icazetnamede, Kırkağaçlı Hacı Süleyman Efendi’den üstadımız, şeyhimiz ve mürşidimiz diye bahseder.

Babasının Cevizaltı’nda kurduğu Müsevvit Medresesi’nde uzun yıllar müderrislik yaptı ve pek çok talebe yetiştirdi.

1874 yılında 115 talebesine, Buhari-i Şerif, Celâl ve Tastikat, 180 talebesine Buhari-i Şerif, Tefsir-i Kadı Beyzavî ve Gülistan, 1877-1878 yıllarında yine 180’er talebesine aynı dersler yanında Kudurî, ondan sonraki yıllarda da vefat edinceye kadar benzer dersleri okutmaya devam etti. Aynı yıllarda Konya’da okuttuğu talebe sayısı ve ders çeşidi itibariyle dikkat çeken müderrisler, Mehmet Said Efendi, Kadınhanlı Hacı Hüseyin Efendi, İbralalı Mustafa Efendi, Köse Hasan Efendi, İçelli Hocazade Mehmet Efendi ve Abdullah Vahdi Efen d i’d ir.

1874 yılında vefat eden Müftü Kafalızade Mehmet Said Efendi’nin yerine 1875 yılında Konya Müftülüğü’ne getirildi. Bu tarihten vefat ettiği 1876 yılına kadar görevi devam etti.

Müftülük görevinden aldığı 185 kuruş, Sultan Selim Camii Muhaddisliği’nden aldığı 125 kuruşla geçinir, hiç kimseden bir şey kabul etmezmiş.

Mevlâna Dergahı postnişînlerinden Veled Çelebi’nin, SÜSAM’da bulunan Mesmûat ve Birinci Cep Mecmuası isimli yazma eserinde, Abdullah Vahdi Efendi hakkında şu övücü satırlara yer verir:

“Konya Müftüsü Müsevvitzade Abdullah Efendi, ashab-ı kiram numûnesi gibi mübarek ve muhterem bir zat idi. Züht, verâ ve takvasıyla beraber, bezle-gü, hoş sohbet, hafifü’r-rûh, gayet lâtifeyi sever idi.

Esbak Konya Müftüsü Müsevvitzade Vahdi Efendi, sıyt-i kemâl ü takvası bu havaliyi (Konya cihetlerini) istilâ eden bir âlim-i zahit idi. Pek gençliğimde meclis-i âlilerine eriştim. Sultan Selim Camii’nde Perşembe günü Buhari-i Şerif okuturdu. Dersine ulema ve müderrisîn hazır olurlardı. ” (Mesmûat, s. 57)

Abdullah Vahdi Efendi, Müşir Mustafa Paşa, Hacı Ali Paşa, Şair Ziya Paşa, Mehmet Akif Paşa, Müşir Mehmet Said Paşa dönemlerinde müftülük yaptı. Valiler Müftü Efendi’yi sever ve onun ağır lâtifelerine katlanırlarmış.

Bir gün, zamanın valilerinden birisi hocayı evinde ziyarete gelmiş. Hoca o sırada, akmaması için dama bakıyormuş. Hoca, aşağıdan Vali Paşa’yı dama çağırıp, gezindirmeye başlamış. Vali, Hocaya damda kendisini niye dolaştırdığını sorunca Abdullah Efendi, sakin sakin şu cevabı vermiş:

“- Efendim! Zâlimlerin bastığı yerde ot bitmez de ondan dolaştırıyorum.!”

Damı çiğneyip indikten sonra Hoca, Vali Paşa’yı odasına almış ve:

“- Vali bey! Buyurun, bir çorbamızı için!” diyerek, sofrasına davet etmiş.

Şimdiki nesil pek bilmez. Evvelden damlar kara örtü dediğimiz toprakla örtülür, ot bitmemesi için de dama tuz ve çorak toprak dökülürdü. Ot biten dam akardı.

Abdullah Efendi’nin kibar-ı evliyadan, muhterem bir zat olduğu rivayet edilir. Onunla ilgili pek çok hatıradan birisi şöyledir:

Vefatından sonra müftü efendiye saygı duyan bir mevlevi dervişi, kabrinin başına bir kayısı fidanı dikmiş. Fidanı da sık sık sularmış. Bir gün derviş rüyasında Abdullah Vahdi Efendi’yi görür.

Abdullah Efendi dervişe şöyle der:

“- Erenler yeter artık, dam akmaya başladı!”

Ceviz altından Köprübaşı’na doğru giderken eski dibi çıkmaz sokağın başında bir zamanlar, Türkistanlı Hâki Efendi’nin, evinde kalmış olduğu ve müftünün adını taşıyan bir mescit vardır. Mescidin mihrabının Selçuklular Zamanında yapılıp sonradan yıkılan bir mescitden getirildiği söylenir. Onun tarafından yaptırılan bu mescit halen merhumun adını taşır.

Abdullah Vahdi Efendi’nin bir talebesine verdiği icazetin son sayfası

Abdullah Vahdi Efendi’nin bir talebesine verdiği icazetin son sayfası

Âlim, fazıl ve züht ü takva sahibi bir zat olan Abdullah Vahdi Efendi, 1886 yılında vefat etti ve Mevlâna Dergâhı Haziresi’nde babasının yanına defnedildi.

Abdullah Efendi’nin müderrisliğini yaptığı medrese, babası Müsevvit M. Fehmi Efendi’nin inşa ettiği Cevizaltı (Müsevvit Efendi) Medresesi’d ir. Vefatından sonra öğrencisi aynı zamanda damadı Aladağlı Mehmet Efendi bu medresenin müderrisliğine getirildi. Merhumun diğer bir damadı da Beşkazalı Mehmet Emin Efendi’dir.

Rahmetli Mahmut Sural Bey, kabir taşının 1927 yılında sökülmesinden sonra torunları tarafından götürüldüğünü zikreder.

Abdullah Vahdi Efendi, yazarın büyük dedesinin küçük kardeşidir.

KAYNAKLAR

– 1874, 1875, 1877, 1878 tarihli Konya Salnameleri; Arabacı, a.g.e. s. 345-346;
– Uyar. Konya Bilginleri. S. 127-128 s. 16;
– Yakup Şafak, “Menkıbe ve Nükteleri ile Müsevvitzade Abdullah Vahdi Efendi”, Merhaba eki, Akademik Sayfalar, C. 9. s. 241-242;
– M. Ali Uz, “Abdullah Vahdi Efendi”, Konya Ansiklopedisi, s.1/9;
– Es. Konya Ansiklopedisi;
– Sural, a.g.dizi yazı, 16 Ekim 1975;
– 1303 tarihli icazetname.