Hacı Haydar Efendi

Hacı Haydar Efendi
(1280/1863-1949)

Hacı Haydar Efendi

Hacı Haydar Efendi

Aslen Beyşehir Sarıkeçili aşiretinden olan Haydar Efendi, Bek-taşzade Mustafa Efendi’nin torunu, ulemadan İdris Efendi’nin oğludur. 1280/1863 yılında Konya’da doğdu, ilk öğrenimini mahalle mektebinde tamamladıktan sonra, Parlak Hoca na-mıyla anılan Ahmet Efendi’den Kur’ân dersleri aldı, hafız oldu, aşera, takrip ve tecvidi de ondan okudu. Arapça ve İslâmi ilimleri de Nuraniye Medresesi müderrisi Kaşif Efendi’den tahsil etti.

Hacı Haydar Efendi, tahsilini tamamladığı sıralarda, daha önce hayatından bahsettiğimiz, zamanının büyük âlimlerinden Müsevvid Kürt Hacı Halil Efendi de medresesini kurmuş ve o civarda bir de mescit inşa ettirmişti. Hacı Halil Efendi, Kaşif Efendi’den iyi bir imam ister, o da çok iyi yetiştirdiği Hacı Haydar Efendi’yi tavsiye eder. Hacı Haydar Efendi bu şekilde, Hacı Halil Efendi’nin mescidinde iki yıl sürecek olan imamlığına başlamış olur. Haydar Efendi, ramazanlarda ilk hatimle namaz kıldırmaya burada başlar. Ve elli altı yıl hatimle namaz kıldırır.

Kapı Camii imamı Sarı Hafız Süleyman Efendi’nin vefatı üzerine, açılan imtihanı kazanarak Kapı Camii imamlığına getirilir. Bu görevi de fasılasız elli dört yıl devam eder. Hacı Haydar Efendi bir taraftan imamlığına devam ederken, bir taraftan da İrfaniye Medresesi’nde, aralarında âmâlar da olmak üzere pek çok talebe yetiştirir. Diyanet işleri eski başkanlarından Eyüp Sabri Hayırlıoğlu, Müsevvid Bülbül Hoca ve Mahmut Sural Bey, talebelerinden bazılarıdır.

Hacı Haydar Efendi, imamlık yaptığı sürece yatsı ve sabah namazlarında ayrı, diğer namazlarda ayrı bir hatim takip ettiği gibi, elli dört yıllık Kapı Camii imamlığında da her ramazanı hatimle kıldırmıştır. Zamanının iki kurrasından birisi olan merhum, son derece sağlam bir hafızlığa da sahiptir.

“Ben Kur’ân’ın her tarafını, Fatiha gibi okurum.” demeleri, ne derece güçlü bir hıfzı olduğunu gösterir.

Bir teravih namazında hatim denemesini, daha önce Hafız Murtaza Efendi’nin hayatından bahsederken anlatmıştık. Hacı Haydar Efendi, ömrünü Kur’ân hizmetine adayan halim selim ve muttaki bir insandır. Pek çok kerameti anlatılır. Hızır Aleyhisselâm ile görüştüğü ve Hızır Aleyhisselâm’ın merhumun arkasında namaz kıldığı söylenir. Kur’ân’ı makamsız okur ve manasına da âşinâ olduğu için sanki konuşur gibi, ses tonunu ayarlar, azap ayetlerini okurken ağlar, müjde ayetleri geldiği zaman da bunu belli edecek şekilde okurlarmış.

Suriyeli bir Hoca Efendi, Adana’ya Şeyh Ramazanoğlu Mahmut Sami Efendi Hazretleri’ni ziyarete geldiğinde sohbetten sonra Kur’ân okur, herkes hayran kalır. Güzel Kur’ân-ı Kerim okumaktan söz açılınca, Hacı Haydar Efendi’nin adı geçer ve kendisinden sitayişle bahsedilir. Suriyeli Hoca Efendi, merak edip kalkar Konya’ya gelir ve Hacı Haydar Efendi’nin arkasında bir sabah namazı kılar. Suriyeli, kendisini tutamayıp namaz sırasında üç defa “Allah” diye bağırır.

Ve namazdan sonra şöyle der:

“Bu adam, adeta Allah ile konuşuyor. Ben kendimi Kur’ân okur bilirdim, hiç bilmezmişiz. Eğer birkaç vakit daha bu zatın arkasında namaz kılarsam, fücceten vefat edeceğim.”

Merhum Hacı Haydar Efendi, sorulan her rüyayı tabir etmez, tabir ettikleri rüya ve istihare, sonunda söyledikleri gibi mutlaka çıkarmış. Torunlarının anlattığına göre, Hoca’nın son derece disiplinli bir hayatı varmış. Yatsı namazından gelir gelmez hemen yatar ve gece erkenden kalkar, sabah namazı vaktine kadar namaz kılar ve mütalaada bulunurlarmış. Her ramazanın yirmisinden itibaren de Kapı Camii’nde itikâfa girerlermiş.
Bir akşam, yatsı namazından sonra zamanın hocaları Hacı Haydar Efendi’yi ziyarete gelirler. Sohbet sırasında birisi, Hacı Haydar Efendi’den başından geçen ilginç bir olayı anlatmasını ister. Hoca iki kişiyle olan karşılaşmasını ve onlarla aralarında geçen konuşmayı nakleder. Ben olayın birisini nakledeceğim:

“Hacı Haydar Efendi ders okuttuğu bir gün, kapısı açık olan hücrenin önüne bir genç gelip oturur, bunları dinler. Genç, ders bittikten sonra Hoca Efendi’ye yaklaşıp selam verir ve elini öper. Bu şahsın yaşı genç olmasına rağmen, ağzında hiç dişi yoktur.

Genç, Hoca Efendi ‘ye:

“Hocam! Dişini kime yaptırdın?” diye bir soru sorar. Hoca da:

“Falana yaptırdım.” diye cevap verir. Genç, diş konusunu kapatır, bu sefer de:

“Hocam! Fazla Kur’ân-ı Kerim’in varsa ver de okuyayım.” der.

Hoca Efendi de; evinde fazla bir mushafın olduğunu, ertesi günü gelip kendisinden almasını söyler.

Hacı Haydar Efendi, ertesi günü Kur’ân’ı yanına alır, gençle bu günkü Vakıfar Çarşısı’nın bulunduğu yerde karşılaşırlar. Genç:

“Hocam! Kur’ân’ı getirdin mi?” deyince, Hoca Efendi, cebinden Kur’ân-ı Kerim’i çıkarıp verir. Genç de teşekkür edip yanından ayrılır. İşin ilginç tarafı, Hoca Efendi evine gittiği zaman, gence verdiği Kur’ân-ı Kerim’in yerinde duruyor olduğunu görmüş olmasıdır. Sonradan, Lâdikli Hacı Ahmet Ağa; Bu gencin de Hoca ‘nın başka bir zaman konuştuğu ve yılda bir arkasında namaz kılmaya müsade edildiğini söyleyen zatın da Hızır Aleyhisselâm olduğunu söyler. Ve Kur’ân-ı Kerim’in, yerine kendisi tarafından konulduğunu anlatı rmış.

Hacı Haydar Efendi’nin bir kerametini de torunu Hazım Bey anlatır: Hazım Bey, askere gitmeden önce bir armut fidanlığı kurar. Burası bir süre sonra bakımsızlıktan otluğa döner. Bunu gören Hacı Haydar Efendi bir gün, oğlu Zühdü Efendi’ye:

“Hay oğlum! Armutluğa bakmamışsınız, otluğa dönmüş. Hazım gelince ne diyeceksiniz.” deyince.

Zühdü Efendi:

“Şimdilerde Hazım nereden gelecek, o gelinceye kadar belletir bakımını yaparız!” demesi üzerine, Hacı Haydar Efendi:

“Hazım trende, bir arkadaşı ile Konya’ya geliyor; iki saatten burda olacaklar da.” Gerçekten, iki saat sonra Hazım Bey, bir arkadaşı ile çıkagelir.

Buna benzer pek çok kerameti anlatılan merhum Hacı Haydar Efendi 1949 yılında vefat etti ve Üçler Kabristanı’nda toprağa verildi.

Vefatından sonra, oğlu Zühdü Ulukapı, uzun yıllar Kapı Camii imamlığında bulundu. Torunu Ahmet Kâmil Ulukapı da sınıf arkadaşımızdı. Bilgili bir insandı. Hafız-ı Kur’an’dı Konya Asliye Ceza Hakimi iken emekli oldu. Birkaç yıl önce vefat etti.

Hacı Haydar Efendi

KAYNAKLAR

– Sural a.g. dizi yazı,
– Uz, “Hacı Haydar Efendi” Konya Ansiklopedisi, s.4 / 86-87.
– 29 Ekim 1975; Hacı Haydar Efendi ile ilgili bilgiler, Torunları Hazım ve hâkim Ahmet Kamil Ulukapı’dan alındı.