Hadimli Mehmet Vehbi Çelik

Hadimli Mehmet Vehbi Çelik
(1862-1949)

Tahsil hayatı ve müderrisliği:

Hadimli Mehmet Vehbi Çelik

Hadimli Mehmet Vehbi Çelik

1862 yılında Konya’nın Hadim kazası Kongul köyünde dünyaya geldi. Ulemadan Çelik Hüseyin Efendi’nin oğludur. Tahsiline köy mektebinde başladı. Ambarlıza-de Mehmet Efendi’den Kur’an-ı Kerim’i hatmetti, tecvid ve ilmihal okudu. Yine köylerindeki Tomakza-de Mehmet Efendi’de de Emsile ve Bina okudu. 1878 yılında da Hadim Medresesi’ne kaydoldu. Burada Hafız Mehmet Efendi’den Arapça tahsil ederken, hocasının Bardas Medresesi’ne tayin edilmsi üzerine tahsilini tamamlamak için hocası ile birlikte Bardas’a gitti.

1882 yılında da Konya’ya gelerek Şirvani-ye Medresesi’ne kaydoldu. Konya Müftüsü büyük âlim Kadınhanlı Hacı Hüseyin Efendi’den Molla Cami, Tavaslı Osman Efendi’den de fıkıh ve usul dersleri okudu. Bir süre de İstanbul’da tahsiline devam ederek icazet aldı.

1888 yılından itibaren de müderris olarak, ders okutmaya ve icazet vermeye başladı. 1901 yılında Ali Gav Zaviyesi yanında bulunan ve Konya Valisi Ferid Paşa’nın tamir ettirdiği Mahmudiye Medresesi’ne müderris tayin edildi. Pek çok talebe yetiştirdi. Aynı yıllarda Konya Hukuk Mahkemesi’ne üye oldu. İki yıl sonra da Konya’da açılan Hukuk Mektebi Vesaya Muallimliği’ne getirildi.

Siyasi hayatı:

1908 yılında İkinci Meşrutiyet’in ilanı dolayısıyla Konya Mebusu olarak İstanbul Meclisi’ne katıldı. 1911 yılında meclisin dağılması üzerine Konya’ya gelerek tefsir çalışmalarına başladı. “Hülâsat’ü l- Beyan Fi Tefsiri’ l-Kur’an” isimli 15 ciltlik eserini 1915 yılında tamamladı.

Birinci Cihan Harbi sonrasında 1919 yılında Konya Valisi Cemal Bey’in (Artin Cemal) kaçması üzerine ve karışık bir dönemde, bir süre Konya Vali vekilliği görevine getirildi. Milli Mücadelede Kuva-yı Milliye safarında büyük hizmetlerde bulundu. Aynı yıl tekrar İstanbul Mebusan Meclisi’ne Konya’dan mebus seçildi. 23 Nisan 1920 yılında Ankara’da açılan Büyük Millet Meclisi’ne Konya Mebusu olarak katıldı. Bu dönemde cepheleri gezerek vatanın kurtarılması yolunda, askere moral destek verdi. Milli Mücadele yıllarında bir süre Meclis Reis Vekilliği görevinde bulundu. Daha sonra Şeriye ve Evkaf Vekilliği yaptı. Şeriye Vekilliği’nden ayrıldıktan ve bir süre Ankara’da ikamet ettikten sonra, Konya’ya döndü ve kitap çalışmalarına devam etti.

Şahsiyeti:

Mehmet Vehbi Çelik, uzun boylu, mütenasip endamlı, sağlıklı, irade sahibi ve vakur bir insandır. Onu yakından tanıyan dostları, onun şahsiyet sahibi ve bilgili bir insan olduğunda hemfikirdirler. İstanbul’dan Ankara’ya 16 Mart 1920’de Rıza Nur’la birlikte gelir. Rıza Nur ve onu yakın tanıyanlardan Mahir İz, ondan sitayişle bahseder. Mehmet Vehbi Hoca’yı Mahir İz Bey hatıratında şöyle anlatır:

“Vehbi Efendi mesleksahibi, karakterli bir din adamı idi; başkalarına benzemezdi. Konya’da Vali Vekilliği yaptığı zaman Konya Ovası’nın irvâ ve ıskası hakkında yetkililerle münakaşa edebilecek kudrette, (hoca efendilerin arasındaki tabir ile) umûr-i hâriciyesi de vardı. Yani yalnız din işlerini değil, dünya işlerini de yakınen takip ederdi. Meclis Müzakere Salonu’na girdiği zaman konuşulan mesele veya kanun hazineye taalluk ederse, mutlaka söz alır, fikrini söylerdi.”

Mehmet Vehbi Hoca, siyasi hayatında hiçbir partiye girmediği gibi, fikirlerini açıkça söylemekten hiçbir zaman çekinmemiştir. Bir ara kabine üyelerinin Halk Partisi’ne kaydolma mecburiyeti getirilince, Mehmet Vehbi Efendi bu teklifi:

“- Ben din adamıyım partici olamam, particilik fırkacılıktır” gerekçesiyle kabul etmemiş ve kürsüye çıkarak;

“-Ben bugüne kadar hiçbir partiye girmedim, bundan sonra da girmem, kula kul olmam. Allah’a kul oldum kâfi.” deyip kürsüden iner.

Kayın biraderi Topçuzade Arif Bey de ilim ve irfanıyla tanınmış bir zattır. Onu Şuray-ı Evkaf azalığına getirmesi ve Konyalı iki din adamına Evkaftan 500 kuruş maaş tahsis etmesi bahane edilerek vekillikten düşürülmüştür. Esas sebep partiye üye olmamasıdır.

Konya’ya döndükten ve siyasetten tamamen çekildikten sonra, bir süre tarassut altında bulundurulmuş, İzmir suikastı sırasında bir hafta kadar tutuklu kalmışsa da, daha sonra suçsuz olduğu anlaşıldığından serbest bırakılmıştır.

Mehmet Vehbi Efendi, Konya’da Delibaşı İsyanı sırasında Şehzade Rıfat Efendi’yi saklandığı yerden teslim olduğunda, koruyacağı yolunda söz vermesine rağmen sözünü yerine getirmemesi ve bu sebeple Rıfat Efendi’nin idam edilmesi yüzünden tenkit edilir.

27 Kasım 1949 tarihinde vefat eden Mehmet Vehbi Efendi, Musalla Kabristanı’nda metfundur.

Hadimli Mehmet Vehbi Çelik

Hadimli Mehmet Vehbi Çelik

Kabir taşı kitabesi şöyledir:

Eyledi üstad-ı kül Vehbi Efendi irtihal
Bir eşi gelmez ferid-i asr idi bi iştibah
Geldi bir hatif esefe söyledi tarihini
Son müfessir Hadimi Vehbi Efendi göçtü ah.

Eserleri:

1. Hülâsat’ü 1-Beyan Fi Tefsiri’l-Kuran

On beş ciltten oluşan eser, 1915 yılında bitirilmiştir. İlk defa 1928 yılında eski harferle, 1966-1969 yıllarında da yeni harferle 4. baskısı fihristle beraber on altı cilt olarak çıkmıştır. Tefsir geniş halk kitleleri arasında büyük rağbet görmüştür.

2. El-Akaidü’l- Hayriye Tercümesi 1340-1343,

3. Ahkâm-ı Kur’âniye, İstanbul 1947.

4. Sahih-i Buhari, 1-4, İstanbul 1966,1981.

5. Siyasi Hatıraları (Basılmamıştır).

Hadimli Mehmet Vehbi Çelik

KAYNAKLAR

– Arabacı, a.g.e. s. 331-333;
– Anıt dergisi, Aralık 1949, s.
– Mehmet Vehbi, Hülâsat’ü 1-Beyan Fi Tefsiri’1-Kuran, İstanbul 1966, Veli Ertan’ın girişi, 1/11-15;
– Cemal Kutay, Kurtuluşun ve Cumhuriyet’in Manevî Mimarları, Ankara tarihsiz, s. 71-81;
– Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım, İstanbul 1968, s. 2/523-527;
– Mahir İz, Yılların İzi, s. 76-77;
– Remzi Ateşyürek, “Mehmet Vehbi Efendi”, DİA, 28/540-541.