Mehmet Zârî Efendi

Mehmet Zârî Efendi
d.1402 – (1856-1904)

1855-1856 yıllarında Konya’nın Ovaloğlu Mahallesi’nde dünyaya geldi. Asıl adı Mehmet, mahlası Zari’dir. Kör Müsevvid namıyla meşhur Mustafa Fehmi Efendi’nin torunu, ulemadan Hacı Adil Efendi’nin de oğludur. Babası ile amcası Müftü Abdullah Vahdi Efendi’den okuyup icazet aldı. Babasının kurmuş olduğu Adliye, sonradan Zari Efendi medresesi de denilen bu medresede Hacı Veyis Efendi de müderrislik yapmış, oğulları Mustafa ve İbrahim Efendiler de bu medresede bir süre okumuşlardır.

Hacı Veyiszade hocamız, zaman zaman Zari Efendi’den söz açar, rahmetle anar ve onun natûk bir zat olduğundan bahsederdi. Veli Sabrı Uyar Hoca da ilm-i kelâm, fıkıh ve İslâmi ilimlerde ihtisas sahibi olduğunu zikreder. Halkiyat, ve Harsiyât’ta da; “ Bu zât Konya’da ilmiyle ve düzgün sözleriyle iştihar etmiş vaızlardandır.” denilir.

Müderrisliği yanında, Sultan Selim ve Kapı Camii vaizlerinden, aynı zamanda iyi bir hattat olan Zari Efendi, sülüs, nesih ve talik yazılarda mahirdi. Ömer Nesefî’nin akaid metnini nesih yazı ile yazdı.

Bir gün Sultan Selim Camii’nde vaazeder-ken, cemaatına karşı:

-“ Siz bu kürsüden vaaz etmeyi kolay zannetmeyin. Siz olsanız burada, ıspanak on paraya, pırasa beş paraya diye; ıspanak, pırasa satamazsınız” demiş.

Bu sözün hocalar arasında meşhur olduğunu da, rahmetli müsevid Bülbül Hoca’dan dinlemiştim. Zari Efendi, medreseden yetişmiş olmasına rağmen saz ve söz meclislerine katılmaktan çekinmez, lâtifeden hoşlanan hoşsohbet bir insanmış.

Zari Efendi, imtihanla getirildiği Adliye Medresesi müderrisliğine vefatına kadar devam etti ve talebe okuttu.

Vefatına doğru Tuhfe-i Vehbî adlı esere manzum bir haşiye yazmaya başlamışsa da bitirmeye ömrü vefa etmemiştir.

Zari Efendi, 10 Şaban 1320 / 12 Kasım 19042 tarihinde vaaz dönüşü bir kalp krizi sonunda, 48 yaşlarında genç denecek bir yaşta vefat etti. Kabri, kaldırılan Şems Kabristanı’nda, İshak Paşa Türbesi’nin kuzey doğu köşesindedir.

Kabir Taşı Kitabesi şöyledir:

El-merhum
Müderrisin-î Kiramdan
Hacı Adil Efendi-zade Zari
Efendi ruhuna Fatiha
10 Şaban 1320/1902

İkinci eşi Zeliha Hanım, yetim kalan beş çocuğunu büyütmek için büyük sıkıntılara uçar olmuş, bu dönemde Hacı Veyis Efendi’nin büyük desteğini görmüştür.

Zarî mahlasıyla şiirleri olan Mehmet Efendi’nin, zamanla esas adından ziyade aile arasında bile, Zârî adıyla anılması, onun güçlü bir şair olduğunu göstermektedir. Elimizde Halkiyat ve Harsiyât’a alınan 1290 (1874) kıtlığı ile ilgili destanından başka şiiri yoktur.

Şiirin bir bölümü şöyledir:

Derunumda nice türlü derdim var
Dinleyin söyleyin, size destanım
Bilmeyenler bilsin, duymayanlar duysun
İşbu bin ikiyüz sene doksanı

Mevlâ’dan gelene kılmalı sabır
Nice âlimler hep dualar okur
Tam üç mah kadar yağmadı yağmur
Esti yel kuruttu bağ ve bostanı

Koyunlar meleşir yoktur yiyecek
Saman da yulaf da yoktur verecek
Günde beş on tane olup ölecek
Böyle kasaplığın şöhreti şânı

Zârî-i bîçâre sözü uzatma
Ağniya olana meddahlık satma
Mevlâ verir rızkın hu diye yatma
Rûz u şeb zikreyle Ganî Sübhânı.

Mehmet Zari Efendi, yazarın büyük dedesi olup nesli, oğulları Mehmet Enver, Adil Efendi ile kızları Feride ve Hediye Hanımlarla ilk eşinden olan Remzi Efendi’nin çocuklarından devam etmektedir. Oğlu Adil Efendi de ilmiye sınıfına mensup arif bir zat idi.

Ailenin şeceresi şöyledir:

Mehmet Zari Efendi Seceresi

KAYNAKLAR

– Veli Sabdi Uyar’ın Defterlerinden, Haz. Mahmut Sural, Konya’nın Sesi, 12 Aralı 1878;
– Sadettin Nüzhet-M. Ferit, a.g.e. s. 39,
– Arabacı, a.g.e. s. 219-221,
– Uz, a.g.e. 2002.