Tavus Baba

Tavus Baba
Hatamu Dede

Tavus Baba kimdir? Bir şeyh midir, yoksa bir kadın ermiş midir? Hâlâ bilinmemektedir. İbrahim Hakkı Konyalı:

“Hatamu Dede Zaviyesi Meram’dadır. Bugün bunun yerini bilemiyoruz. Biz bu zaviyenin bugün TAVUS BABA TÜRBESİ adını alan türbe ittisalinde (bitişiğinde) olduğunu tahmin ediyoruz. Tavus Baba bu zaviyenin şeyhlerinden birinin adı olması çok muhtemeldir. Türbenin içi tuğla, dışı taşla yapılmıştır. Üstü Manastır tonozu denilen şekilde örtülmüştür. Sağına yalnız bir pencere açılmıştır. İçinde âdi harçla sıvanmış bir lahit vardır.” der ve burada yatan zatla ilgili herhangi bir isim vermez.

Mesut Koman Bey’le, Mehmet Önder merhum, burada yatan zatın adının Şeyh Tavus Mehmet olduğu görüşündedir.

İncelemelerden çıkan diğer bir sonuç da şudur:

Tavus Baba’nın asıl adı Mehmet, memleketi Hindistan’dır. Anadolu Selçuklu sultanlarından Rükneddin Süleyman ve Alâeddin Keykubat dönemlerinde yaşamıştır. O dönemin meşayihindendir. Selçuklu sultanlarının kültür adamları ile tasavvuf erbabına gösterdikleri hürmetten dolayı Konya’ya gelip yerleşmiştir. Doğum ve vefat tarihleri bilinmemektedir. (M. Ferit Uğur, Konya)

Tavus Baba ile ilgili mekıbelerden birisi şöyledir:

Tavus Baba Türbesi

Tavus Baba Türbesi

“Hazreti Mevlâna döneminde, uzak diyarlardan Hazreti Mevlâna’yı görmeye, onun sohbetinde bulunmaya pek çok insan gelir. İşte bunlardan birisi de, bir hanım âşıktır. Gelip bugün türbesinin bulunduğu yerde bir kulübeye yerleşir. Kulübeden, rebab sesleri gelir. Hazreti Mevlâna sıcak yaz gecelerini, Meram’ın bülbül sesleriyle dolu muhtelif semtlerinde geçirir. Yine böyle bir gece, Meram Tepesi eteklerinde, sohbet ve zikir meclisi açılır, fakat o gece kulübeden, her gece etrafa yayılan rebab sesi duyulmaz.

Sabah olup da meclis dağılınca, Hazreti Mevlâna:

‘- Gidin, kulübeye bakın bakalım’ buyurur

Bir kaç mürit kapısı açık kulübeden içeri girince, köşede bir yığın tavus tüyünden başka bir şey bulamazlar. O güne kadar onun kim olduğu bilinmediği gibi, ondan sonra da bilinmez. Hazreti Mevlâna kulübenin bulunduğu yere bir türbe yapılmasını emreder.”

Karamanoğlu II. Mehmet Bey zamanında türbenin doğusuna, büyük bir mescitle, onun da doğu bitişiğine kesme taşlardan bir Darü’l-Hufaz inşa edilir. Bunlar hâlen ayaktadır. Yalnız adı geçen zaviyeden eser kalmamıştır.

Gordelevski’ye göre Tavus, bir kadındır. Vefatından sonra Bektaşi cemaati ona Tavus Baba adını takmıştır. Mevlevîler’in kuvvet kazanması ile Bektaşi’ler buradan çekilmişlerdir. Bir zamanlar Meram’da ve Konya çevresinde Bektaşi ve Ahilerin arazileri vardır.

Zamanla harap olan türbe, 1905 yılında Postnişin Abdülvahid Çelebi, 1958 yılında da Konyalı bir hayır sahibi tarafından onarıldı.

Burada yatan kim olursa olsun, önemli olan onun asırlardan beri halk arasında bir veli olarak anılmasıdır.

Tavus Baba’nın Türbesi bilhassa yaz aylarında çokça ziyaret edilen yerlerin başında gelmektedir.

KAYNAKLAR
Konyalı, a.g.e. s. 614;
Önder, 1971, a.g.e. s. 193-194;
Özönder, a.g.e. s. 133;
Es, (Haz. Uz), a.g. ansiklopedi, II/409;
M. Ferit Uğur, ‘‘Tavus Baba’’ Konya, 1941, 37/15-17;
Gordelevski, a.g. dergi, s. 1057.